Besinlerin içerdiği karbonhidratlar, bakteriler için de iyi bir besin kaynağıdır. Ağızda yeterli temizlik yapılmadığı zaman dişler, dişetleri, dil ve yanaklar bakteriler için hem iyi bir ev hem de yeterli besin kaynağı oluşturur. Bakteriler diş dokusuna yerleştikçe dişin yapısını iyice bozar ve geri dönüşümü olmayan doku kayıpları meydana gelir.
Oluşan bu madde kaybını telafi etmek, çürüğün ilerlemesini durdurmak ve yeni çürük oluşumunu önlemek, çürük oluşabilecek bölgeleri önceden korumak, fonksiyonel ve estetik bozuklukların önüne geçmek için dişlerde restorasyonlar yapılır.
Bu restorasyonlar dişteki madde kaybının büyüklüğüne ve etkilenen dokulara göre değişiklik gösterir. Diş çürükleri kendisini hemen belli etmez, ağrı yapmak için zamana ihtiyacı vardır. Ancak düzenli kontrollerle başladığı andan itibaren kurtulma şansı vardır.
Çürüklerin Derinliğine Göre Bir Sınıflaması Vardır
- E1-Mine seviyesinde henüz çok yeni başlamış bir çürük
- E2-Mine seviyesinden dentin seviyesine yaklaşan bir çürük
- D1-Dentin seviyesindeki çürük
- D2-Dentinin derinliklerinde ulaşmaya başlamış ancak henüz pulpaya (dişin siniri ve besleyen dokusu) ulaşmamış çürük
- D3-Dentin seviyesinde pulpaya ulaşmış çürük
Çürük henüz E1-E2-D1 seviyelerinde olduğu zaman, çoğunlukla dolgu yapmaya kıyamaz, ” diş ipi kullanın dişlerinizi daha sık ve düzgün fırçalayın çürüğün ilerlemesini yavaşlatalım ilerlediği zaman dolgu olacak ” derdik. Artık bu aşamalar için de bir tedavi seçeneğimiz var. ICON teknolojisi ile diş yüzeyine asit sürülerek çürük doku uzaklaştırılır ve sonra tamir edici bir jel sürülerek dişin eski haline dönmesi sağlanır. D1 seviyesi bir çürük için bu işlemin bir kaç defa tekrarlanması gerekebilir. Ancak dişin dolgu yapılmadan kendisini kurtarabildiği son aşamadır.
Diş yüzeyinde herhangi bir delinme olmadan, beyaz ya da kahverengi tonlarda çürük başlangıçları varlığında, çürük başlangıcı olan bölgede diş üzerinde asitle çok az bir aşındırma yapılarak hastalıklı dokunun uzaklaşması sağlanır. Sonra diş yapısının kendisini yeniden yapmasını sağlayan jel sürülür. Dolgu yapılmasına gerek kalmadan, dişin uyuşturulma ihtiyacı olmadan diş çürükten kurtulmuş olur.
Özellikle tel tedavileri sonrası dişlerin ön yüzeylerinde başlayan beyaz ve kahverengi lekeler olarak gözüken çürükler, bu sistemle tedavi edilebilmektedir.
Çürük ara yüzde değil de dişin çiğneme yüzeyinde ise, E1-E2-D1 aşamalarında fissür örtücü uygulaması ile tedavi edilebilir. Bu işlemde dişlerin yüzeyleri temizlenir, diş yüzeyine fissür örtücü maddenin daha iyi tutunması için jel sürülerek pürüzlendirilir, diş yüzeyindeki girintilere fissür örtücü koyulur ve mavi ışık tutulur. Dişlerde herhangi bir aşındırma, uyuşturma yapılmasını gerektirmeyen, tek diş için en fazla 5 dakika işleyen bir işlemdir.
Dişlerin yüzeylerinde girinti çıkıntılar bulunmaktadır. Bunlar yemek artıklarının birikmesi ve bakterilerin yerleşmesi için ortam oluşturmaktadır. Özellikle çocuklarda daimi dişler ilk çıktıkları zaman ömürlerini uzatmak için bu girinti çıkıntılar E1 seviyesinde bile olsa hiç çürük oluşmadan da fissür örtücü uygulaması yapılması tavsiye edilir.
Fissür örtücü uygulaması kısa zamanlı, kolay uygulanan ama dişlerin sağlığı açısından önemli bir koruyucu tedavi çeşididir. Çocuklarda özellikle ihmal edilmemesi gerekir ancak yetişkinlerde de yeni başlayan çürüklerde dolgu öncesi tedavi seçeneği olabildiği gibi sağlıklı dişlerde koruyucu olarak uygulanabilir.
Çürük D2 seviyesinde ise dolgu yapılması gereklidir. Bu aşamada diş artık çürük varlığından kişiyi haberdar etmeye başlamıştır. Sıcak ve soğukta hassasiyet, ekşi de hassasiyet ,ara ara sızlamalar gibi belirtiler başlamıştır.
Çürük D3 seviyesine ulaştığı zaman dolgu ile kurtulma şansı azalmıştır. Henüz gece ağrısı yapmaya başlamadan, D3 seviyesine yeni ulaştığı aralıkta tedavi edilir ise dolgu ile kurtulabilir, ancak çürük pulpayı etkilemeye başladığında gece uyutmayan ağrılar, zonklama tarzı ağrılar, dişin üstüne basıldığı zaman ağrı oluşması gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu durum kanal tedavisi yapılması gerektiğinin habercisidir.
Çürük, dişi besleyen damarların ve sinirin olduğu en iç tabakaya kadar ulaşmışsa ya da abse oluşturmuşsa, köklerdeki etkilenen dokuların temizlenmesi, dişin sinirinin çıkarılması gerekmektedir. Dişin bu şekilde tedavi edilmesi kanal tedavisidir. Abse oluşumunun seviyesi ya da dişin tedaviye verdiği cevaba göre uzun seanslar alabilen bir tedavi olmakla birlikte, dişin ağızda kalma şansının değerlendirilmesi açısından önemlidir.
Kanal tedavisi, dolgu ya da diş çekimi gibi bölgesel bir uyuşturma ile yapılır. Tedavi esnasında hastada dişin içinde uğraşıldığı hissi belirebilir, hasta dişte kazıma sesi duyabilir ancak son derece ağrısız bir işlemdir.
Kanal tedavisinde öncelikle dolgu işleminde yapıldığı gibi çürük temizlenir, ardından köklerdeki temizlik işlemine geçilir. Köklerde sinirin çıkarılması yeterli değildir. Sinirin içinde yerleştiği kanalların da bakterilerden temizlenmesi, bakterilerin yapısını bozduğu diş dokularının uzaklaştırılması gereklidir. Hassas dokular ve küçük bir alanda çalışılıyor olması işi zorlaştıran bir etken olsa da;son teknoloji, diş yapısına uygun hareket sağlayan özel makineler üretmiş ve bunların kullanılması seans için harcanan süreyi kısaltmış, hasta ve hekim konforunu artırmış, dişin kurtulma şansını da yükseltmiştir.
Kanal tedavisi, dişin, çekilmeden önceki son şansıdır. Dişte çürük ilk fark edildiğinde kontrol altına alınırsa hiç gerek kalmayacak bir tedavi seçeneği olsa da, dişin çekilip o bölgenin boş kalmasından yada ağzın içinde -ister istemez- yabancılık hissedilebilecek bir protez dokusu olmasından önce değerlendirmekten kaçınılmaması gereken bir seçenektir.
Kanal tedavisinin ilk seansı sonrası ağrı, dişin üstüne basınca batma hissi görülebilir. Bunlar geçici durumlardır. Bazen diş abseli olduğunda seans aralarında diş yeniden şişme yapabilir. Bu durumda pansuman sayısı artırılıp aralıklar sıklaştırıldığında hasta rahatlayacaktır. Antibiyotik tedavisi de gerekebilir ancak çoğunlukla gerek kalmaz.
E1-E2 ve D1 seviyesindeki çürükler çoğunlukla belirti vermedikleri için kişinin bu çürükleri kendisinin fark etmesi zordur. Düzenli diş hekimi kontrolleri bu yüzden şarttır.
Erken dönemde tespit edilebilen bir diş çürüğü, dişin yapısında hiç bir eksilme olmadan kendisini tamir etmesi sağlanarak tedavi edilebilirken, geç kalındığı zaman dolgu ya da kanal tedavisi gerekli olmaktadır. Bu da kişiye hem maddi olarak daha fazla külfet getirmekte hem de dişin ömrünü kısaltmaktadır.
Bazen Dişler Düzenli Fırçalandığı Ağız Bakımına Dikkat Edildiği Zaman Bile Çürümeye Yatkın Olabilmektedir
Bu genetikle, çevresel şartlar – çalışma ortamı stres hormonlar vs. ile ilgili bir durumdur. Özellikle böyle durumlarda dişleri korumak için ekstra önlemler almak gerekir.
Çocuklarda süt dişlerinin sağlığı arkasından gelecek dişlerin sağlığı için önemlidir. Çocuklar diş bakımı konusunda yeterli özeni göstermedikleri / gösteremedikleri için dişlerinin korunması gereklidir.
6-14 yaş arası çocukların ağzında hem süt dişleri hem de bir ömür kullanacakları kalıcı dişleri vardır. Bu dönemlerde çocukların yeme alışkanlıkları, diş fırçalama alışkanlıklarının yetersiz olması tehlikeli bir durumdur. Çok erken yaşta diş kayıplarına sebep olabilir. Flor uygulaması ile dişler koruma altına alınabilir.
Dişlerin yüzeyine florlu jel / vernik uygulaması çürüklere karşı korumada etkili bir yöntemdir. Özellikle çocuklarda ama herkes için geçerli olmak üzere en az 6 ayda bir yeni çürük kontrolü varsa tespit edilip müdahale edilmesi yoksa da koruyucu önlem olarak flor uygulanması önemlidir.