Vücudun kalsiyum ve fosfor dengesini korumaya yardımcı olan D vitaminin eksikliği kanserden şeker hastalığına, enfeksiyon hastalıklarından kalp hastalıklarına, depresyondan öğrenme güçlüğüne kadar birçok hastalığın zemininde yatmaktadır.
Günlük D vitamini ihtiyacının en az 200 IU olduğunu, ancak bu miktarın 800 IU'ye kadar çıkabileceğini belirten Biyokimya Uzmanı Doç. Dr. Nezih Hekim D vitamininin güneş dışında besinlerden de alınabildiğini, morina, somon gibi yağlı balıklar ile karaciğer ve yumurtanın D vitamini açısından zengin besinler arasında yer aldığını belirtiyor.
D vitamini olmasaydı, beslenme ile alınan kalsiyumun ancak % 10 ila 15'inin vücuda alınacağını belirten Doç. Dr. Nezih Hekim, D vitamininin bağırsakların kalsiyum emme kapasitesini yüzde 40, fosforu emme kapasitesini de yüzde 80 arttırdığını belirtiyor.
Araştırmalar halen tartışılıyor olsa da, bilişsel fonksiyonlarla D vitamini düzeyi arasında doğrusal bir ilişki saptanmıştır. D vitamini düzeyi azaldıkça düşünme, hafıza ve öğrenme kapasitesi de azalıyor. Beyin gelişimi için gerekli olan D vitamini, anne karnında ve yaşamın ilk aylarında alınıyor ve D vitamini eksikliği bebeğin ileri yaşlardaki mental gelişimini önemli ölçüde etkiliyor. D vitamini eksikliği çocukluk çağında raşitizme, erişkin yaşlarda da kemik kırılmalarına yol açan osteomalasiye neden oluyor.
Doç. Dr. Nezih Hekim, bir kan testi ile anlaşılabilecek kadar basit olan D vitamini eksikliğinin, başka bir hastalığın zeminde yatan potansiyel bir tehlike olabileceğine dikkat çekiyor ve kan tahlillerinde D vitamin düzeylerinin takip edilmesi gerekliliğini vurguluyor.