Türkiye'de su konusu, çok yanlış bir biçimde aktarılmaktadır. içme suyu ile kullanma suyu farklı şeylermiş gibi anlatılmaktadır. İçme-kullanma suyunu ikiye ayırıp içme suyu ve kullanma suyu şeklinde tanımlanması kesinlikle yanlıştır. Kavram olarak yanlıştır, halk sağlığı açısından yanlıştır.
Bu yanlış anlatımın bir sonucu olarak; bugün evimize bir damacana su alırsak sağlıklı suya sahip olduğumuz/olacağımız gibi bir algı oluşmaktadır. Sağlıklı(hijyenik) su kavramında böyle bir şey yoktur. Her şeyden once içme suyu diye bir kavram yoktur, içme-kullanma suyu diye bir kavram vardır. İkisi beraber söylenir ve de algılanır. Çünkü, halk sağlığı açısından kullanma suyunun da içme suyu niteliğinde olması gerekir. Meyvelerimizi, bulaşıklarımızı yıkadığımız, dişimizi fırçaladığımız suyun içme suyundan farklı olması düşünülebilir mi? Banyo yapılan suyun gözümüze ve ağzımıza kaçmaması veya cildimizdeki bir yara ile temas etmemesi olası mıdır? Bu nedenle tüm amaçlarla kullanılan suların en az içme suyu kadar temiz olması bir zorunluluktur.
Son günlerde bazı yetkililer, sanki musluklardan yalnızca kullanma suyu akıyormuşçasına "musluktan akan sularımızı da içiniz.!" türünden beyanlarda bulunmaktadır. Buna “malumu ilan” denir. Oysaki böyle bir ayrım yoktur. İçme ve kullanma suyu aynı şeydir. Toplumumuzda içme sularının yalnızca paketlenmiş sular olduğu yönünde bir algılama yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu çok yanlıştır. Paketlenmiş sular aslında olağanüstü dönemlerde, akla gelmesi gereken sulardır.
Musluk suyunun temiz/iyi olmadığı gerekçesiyle eve damacana ile su alıp onu içmek; öte yandan da musluktan akan suyla da dişlerimizi fırçalamak, meyvelerimizi yıkamak, banyo yapmak, biz evimizde temiz su kullanıyoruz anlamına gelmez.
Çözüm ne dolum tesisi kontrolünde ne de damacana kontrol ve teşhirinde. Çözüm evlerimizdeki musluktan hijyenik su akmasında ve söylediğine güvenebileceğimiz güvenilir yönetimde