Gün geçmiyor ki, herhangi bir dergi ya da gazetede soyalı ürünlerle ilgili tanıtıcı bir haber çıkmasın. Geçmiş yıllarda, bu sevindirici gelişmeler için ne kadar yanıp tutuştuğunu hatırlayınca, hüzünlenmeden edemiyor insan. Bu ülkenin insanları, böylesine değerli bir ürünü doğru dürüst tanımıyorlardı, hatta hiç adını duymamış kişiler bile ne çoktu. Ülkemizdeki yerli soya üretimi düşük miktarlarda süründüğünden ve soyalı ürünlerle ilgili sanayi tesisleri bir türlü kurulamadığından, bu konuda istenen seviyelere ulaşmaya ancak hayallerimizde yer verebiliyorduk.
Son dönemlerde, basının ve televizyonların da gayretiyle sağlıklı beslenme konusunda yoğun bir kampanya başlatılınca, halkın gıda alımı konusundaki tercihlerinde de olumlu değişiklikler olmaya başladı. Gerçi, "dediğim dedik" diyen inatçılar hala fazla miktarda var ama en azından, yeni bir ürüne sıcak bakıp, tadından hemen hoşlanmasa bile, kendi sağlığı için yeni tatları mutfak kültürüne sokmayı tercih edenler de gün geçtikçe artıyor.
Deprem uzmanlarının bir dönem televizyon ekranlarını parsellemesi gibi, şimdilerde de sağlık uzmanları ve diyetisyenler her gün farklı bir beslenme tipi önerisiyle karşımıza çıkıyorlar. Akılların allak bullak olması gibi bir olumsuzluğa rağmen, arada bir işe yarayacak yararlı bilgiler de kitlelere ulaşmıyor değil. Beni en fazla şaşırtan da, pek çoğu yurt dışında eğitim aldığını söyleyen bazı uzmanların, özellikle soyaya karşı, hiç duymamış, görmemiş pozisyonunda kalmaları; bilgiyi ayaklara kadar getiren internet ortamında bile yüz binlerce soyalı yayına kavuşmak mümkünken, adeta yok farz ettikleri soyanın faydalarından hiç bahset-memeleridir.
Harika bitki, mucize bitki diye anılan soyayı sanki hiç duymamışlar, sanki o pek sıkça ziyaret ettikleri yabancı ülkelerde hiç soyalı ürünleri yememişler gibi, sanki soya onların düşmanıymış gibi bir nemelazımcılık ve boş vermişlikle görmezden gelmekteydiler bu müthiş ürünü.
Nedense, son zamanlarda bir yeni fark ediş seziliyor konu uzmanlarının davranışlarında. Sanki bugün keşfetmişler gibi, soyalı ürünlerle ilgili ufak tefek bilgileri kaydetmeye başladılar artık. Halk diliyle, uyanın da balığa gidelim diyesi geliyor insanın. Dilerim bu uyanışın gerisi gelir de, bütün dünyanın uzun yıllar öncesinden fark ettiği ve günlük beslenmesinde yoğun olarak yer verdiği soyalı ürünlerle insanımızın tanışmasında olumlu katkılar yapmış olurlar.
Gelecek günlerin, soyalı ürünleri zirveye çıkaracağını kestirmek fazla zor olmasa gerek. Birçok firma irili ufaklı tesisinde soyalı ürünleri üretmeye başlamış durumda. Bir markete gidildiğinde soyalı ürünlerle ilgili seçeneklerin arttığı kolayca anlaşılıyor. Soyanın unu ve eti bile değişik markalarla göz önüne gelince, darısı diğer soyalı ürünlere diyor ve özellikle yerli üretimlerin piyasaya çıkmış olmasını diliyor insan.
Soya Unu
Belki de en yaygın olarak kullanılabilecek soyalı ürün olan soya unu, ekmekte ya da her türlü hamur işinde, buğday ununa % 10-20 oranında katılarak tüketilebilir. Soya ununun protein içeriği % 50 oranında olduğundan, bünyesine katıldığı unlu ürünleri zenginleştiren ve bayatlamayı geciktiren bir etki yapmaktadır. Karışımı nemlendirmesi mikro dalga fırında pişirilmesini kolaylaştırırken, daha az yağ emmesi de bir tercih sebebi oluyor. Soya ununu sadece hamur işlerinde kullanmakla kalmayıp, her türlü çorbalara ve yemeklere birer kaşık katarak da tüketebilirsiniz. Çocuk gelişimindeki yararları yanında, yaşlı insanların sağlığı için de oldukça etkili bir yol olur bu uygulama. Sarma, dolma ve diğer yemeklerin içine bir kaşık soya unu katarak denemeler yapmalarını, bütün hanımlara öneriyorum.
Soya Sosu ve Filizi
Uzakdoğu da soya sosunun katılmadığı bir çorba ya da yemek türü adeta yok gibidir. Üstelik soya sosu kullanıldığında ayrıca tuz eklemeye de gerek kalmadığından, damar sertliği çekenler için de tuzdan uzak durmayı sağlıyor. Salatalara damlatılan birkaç damla soya sosu, tadı oldukça güzelleştiriyor. Bütün bu denemeleri, bizim damak tadımıza daha uygun olan, light tipi hafif sosla yapmanız gerektiğini de hatırlatıyorum tabii ki.
Filizi ise; değişik sebze yemeklerinde garnitür olarak başarıyla kullanılabilir ama benim favorim salatalar. Çoban salatasına katılan soya filizi, soya sosu ve nar ekşisiyle de birleşince nasıl da güzel oluyor, bir bilseniz ? Bilmeniz için de denemeniz gerekiyor haliyle. Evde soya filizi üretimini gerçekleştirebileceğiniz gibi, büyük marketlerde hazır haldeki ithal soya filizini de kolayca bulabilmek mümkün artık.
Soya Eti
İlk kez duyanları müthiş şaşırtan bir üründür soya eti. Geçmiş yıllarda Amerika da karşılaşılan bazı hayvan hastalıklarının etkisiyle et tüketiminde yaşanan ani düşmelere çare olarak geliştirilen soya eti, et yemezlerin de en doğal ürünüdür aslında. Kırmızı etin kullanıldığı her yerde denenebilecek bir seçenek olması ve ete göre çok daha ucuz oluşu, özellikle fakir ailelerin mutfağında tercih edilebilir bir ürün olmasını sağlamıştır. Üstelik iki kat daha fazla protein oranıyla da dengeli beslenmeye büyük katkılar getirerek. Güveçte ve diğer etli yemeklerde kıyma ve kuşbaşı olarak soya etini aynı oranlarda rahatlıkla deneyebilirsiniz. Kuru fasulye ve nohutu soya etiyle pekala servis yapabilirsiniz. Biraz et suyu takviyesiyle, yaptığınız değişikliğin farkına bile varılamayacaktır belki de.
Dolma ve karnıyarık gibi mutfağımızın klasikleşmiş yemeklerinde de soya kıymasını kolayca kullanabilirsiniz. Bu yemeklerin tariflerindeki tek değişiklik soya etinin takviyesi olacaktır. Vejetaryenler gibi sadece soya eti kullanılacaksa, karnıyarıkta 4 adet patlıcan ve dolmada da 7-8 adet biber için 1 su bardağı kadar soya etini sıcak suda 15 dakika kadar bekletip suyunu sıkarak doğrudan kullanabilirsiniz. Benim ilave önerimse; 100 gr. kuzu etine, suyu sıkılmış yarım bardak soya eti katarak başlangıç yapmanız şeklindedir.
Izgara Soya Köftesi
Malzemeler : 1 su bardağı soya kıyması, çeyrek ekmek içi, yarım soğan, birer tatlı kaşığı köfte baharı, kimyon, tuz ve galeta unu ile 1 adet yumurta.
Yapılışı : Üzerine 2 su bardağı kaynar su dökülüp bekletilen soya kıyması elle iyice sıkılıp suyu çıkarıldıktan sonra, yine suda ıslatılmış ekmek içi, soğan, yumurta ve baharatlar eklenerek köfte haline getirilir. Şekillendirilerek, ızgara veya tavada kızartıp servis edilir.
Soya Etli Kuru Fasulye
Malzemeler : 100 gr. soya kıyması, yarım kilo kuru fasulye, 2 adet kuru acı sivri biber, soğan, salça, baharat ve sıvı soya yağı.
Yapılışı : Soğan, biber ve ıslatılmış soya kıyması pembeleşinceye kadar yağda kavrulur, üzerine salça, baharat ve fasulyeler eklenir. Malzemelerin üzerini 2 parmak geçecek kadar su eklenerek kaynatılır ve kısık ateşte 30-40 dakika kadar ( tercihan düdüklü tencerede) pişirildikten sonra servis yapılır.
Soya Kıyma Soslu Makarna
Malzemeler : 125 gr soya kıyması, 3 adet küp şeklinde doğranmış domates, soğan, yeşil biber, 1 bardak bitkisel yağ, 3 diş sarımsak, karabiber, kimyon, fesleğen.
Yapılışı : Sos için, soğanlar yağda pembeleşinceye kadar kavrulur, kalan malzeme üzerine eklenerek, yarım su bardağı su ilavesiyle 15 dakika kadar pişirilir. Hazırlanan sos makarna üzerine dökülerek servis edilir.