Artık hepimizin çevresinde virüs ve bakterilerin yol açtığı üst solunum yollu hastalıklarından müzdarip olan birileri var. Hiç hastalanmayan şanslılardan olsanız bile, bilin ki bu tip hastalıklarla mücadele bakımından yılın en zor günlerinden geçiyoruz. Domuz gribi gibi viral hastalıklar ve bakteriyel hastalıklarla savaşırken gücümüze güç katacak doğal savaşçıları Prof. Dr. Erdem Yeşilada’dan öğrendik. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Fitoterapi ve Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı olan ve “İyileştiren Bitkiler” ve “Doğadan Gelen Sağlık; Bitki Çayları” gibi kitaplarından tanıdığımız Yeşilada, bu dönemin olmazsa olmaz bitkilerini anlattı.
Vakalar Sürekli Artıyor
İnfluenza virüsü kaynaklı domuz gribiyle mücadelede en önemli nokta, virüs çoğalmadan onu engellemeyi başarmak. Virüsü geri püskürtebilmemiz için bitkiler bize olanaklar sağlayabiliyor.
“Antiviral İlaçlar Yakında Etkisiz Kalacak”
Bitkiler birçok açıdan sağlığı destekleyicidir. Doğru kullanım ile birlikte yaşam kalitenizi arttırabilirsiniz.
Bilimsel araştırmalar bitkilerde bulunan, özellikle bazı polifenolik ve aromatik bileşiklerin doğrudan virüsler üzerinde etki göstererek ya da dolaylı olarak bağışıklık sistemini uyararak etkili olabildiğini ortaya koyuyor. Örneğin pembe çiçekli laden içindeki polimerik polifenollerle hem virüsün çoğalmasını hem de bakterilerin gelişimini engelliyor.
Mürver meyvelerindeki antosiyanin tipi bileşikler de influenza virüsüne karşı etkisiyle bu dönemde tercih ediliyor. İnfluenza virüsüne karşı savaşta yardımcı olan bir diğer bitkisel ürün ise Güney Afrika sardunyası. Ürünün etkili olabilmesi için damla şeklinde kullanılması gerekiyor.
Domuz gribinde sık reçete edilen oseltamivir gibi antiviral ilaçlara karşı virüslerin direnç geliştirdiğine yönelik bulgular var. Bazı antibiyotikler gibi antiviral ilaçlar da yakında etkisiz kalacak. Bitkisel ürünlerin içeriğindeki bileşenlere karşı ise virüs ve bakteriler direnç geliştiremiyor. Hatta bitkiler mikroorganizmaların ilaçlara karşı geliştirdiği direnci kırmak için bile kullanılıyor.
Kuşburnu Çayı Tüketin
Bazı bitki özütlerinin birlikte uygulandığında, antibiyotiklerin etkisini defalarca kuvvetlendirilebildiği, antibiyotiğe karşı direnç gelişmesini önleyebildiği ve daha önceden gelişmiş bir antibiyotik direnci varsa da onu kırabildiği saptandı.
Bazı mikroplar sentezledikleri enzimlerle antibiyotiğin yapısını parçalıyor ya da etkileyeceği yerlere bağlanmasını engelliyor. Bakterilerin bu şekilde antibiyotiklere direnç geliştirmesini engellemek için antibiyotikle birlikte kuşburnu tüketmenizi öneririm. Meyveyi robotta parçalayıp bir çorba kaşığı, sabah ve akşam yutun. Kuşburnundaki bazı bileşenlerin, mikropların bu şekilde antibiyotiğe karşı direnç geliştirmesini önlediğine yönelik bulgular var. Kuşburnu çayı da tüketebilirsiniz.
Bazı mikroplar hücrelerinin içine giren antibiyotiği dışarı atarak etkisini önlüyor. Ama yeşil çaydaki kateşinler mikrobun antibiyotiği dışarı atan pompa sistemini felce uğratıyor ve antibiyotik hücre içine girip etkisini gösterebiliyor.
Bir kısım mikrop ise dış zarını kuvvetlendirerek oluşturduğu savunma kalkanıyla antibiyotiğin etki etmesini engelliyor. Kekikteki timol ve karvakrolün bu savunma kalkanını parçaladığı ve antibiyotiğin etkisini göstermesini sağlayabileceği bildiriliyor. Yani kekik çayı içmek fayda sağlıyor.
“Yeşil Çay Ve Ada Çayıyla Gargara Yapın”
Soğuk havalarda yeşil çay veya ada çayıyla yoğun derişimli (bir bardağa iki-üç çay poşeti) çay hazırlayın, ılıtıp gargara yapın. Bu çay sizi hem virüslere hem de bakterilere karşı koruyacak. Araştırmalarda yeşil çayın içindeki kateşinlerin virüsün çoğalmasını engellediği gösterildi. Ada çayının içindeki sineol ise fırsatçı bakterilerin gelişmesini durduruyor.
Yeşil çay ayrıca kilo kontrolünü sağlamak için ve vücuttan toksin atmak için de tercih edebileceğiniz bir çaydır.