Kapalı ortamlarda kolayca yayılan kabakulak hastalığı her ne kadar çocuklarda sıklıkla rastlansa da yetişkinlerde de bazen kalıcı izler bırakabiliyor. Bu nedenle kabakulağın çocukluk döneminde, hatta okul öncesi çağda geçirilmesi daha az sakıncalı olarak nitelendiriliyor. Pediyatri Uzmanı Dr. Özlem Ketenci Atıkardeşler A dan Z'ye kabakulak hastalığı ve tedavisinden bahsetti.
Paramyxovirus denilen bir virusun neden olduğu bulaşıcı bir hastalık olan kabakulak, başta boynun iki yanında kulak memesinin hemen altında bulunan parotis bezi olmak üzere tükürük bezlerinde ağrılı şişme ile ortaya çıkıyor. Hastalık, virüsü taşıyan kişinin konuşma, öksürük ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları yoluyla veya tükürükle kirlenmiş eşya yoluyla bulaşıyor. Virüs, vücuda ağız ve burun yoluyla girdikten sonra kan yolu ile vücutta yayılıyor.
Kabakulağın bulaşıcı döneminin tükürük bezinin şişmesinde 1-2 gün önce başlayıp, 5 gün sonrasına kadar sürdüğü belirten Pediyatri Uzmanı Dr. Özlem Ketenci Atıkardeşler “İlk olarak kulak alt kısmına yerleşmiş olan tükürük bezinde şişme ile belirti veren kabakulakta şişlik önce çene kemiğinin arka kenarı ile kulak arkasındaki boşluktan başlayarak ve öne arkaya doğru artarak elmacık kemiğine dayanıyor. 3-7 gün süren şişlik hastalığın 3. gününde zirveye ulaşıyor ve kulak memesinin ucunu yukarı doğru itiyor. Şişen bölgede ağrılar görülebilirken genelde hafif bir ateş de şişmeye eşlik eder. Ancak kimi zaman daha çok erişkinde şişlik ortaya çıkmadan önce ateş, baş ağrısı, bulantı ve halsizlik olabiliyor. Bazen hastalık hiçbir belirti vermeden de geçirilebiliyor.” dedi.
Ekşi Gıdalar Tüketmeyin!
Özel bir tedavi gerektirmeyen kabakulak hastalığında yatak istirahatı, ekşi olmayan gıdalarla beslenme yeterli olduğunu belirten Pediyatri Uzmanı Dr. Özlem Ketenci Atıkardeşler, “Gerektiğinde ağrı kesici ve ateş düşürücülerden faydalanılabiliyor. Hastalığın klasik bulguları haricinde gelişen baş ağrısı, kusma, çok yüksek ateş, testislerde şişlik, ağrı, kızarıklık, karın ağrısı gibi şikâyetler mevcut ise komplikasyonları değerlendirmek açısından hekime başvurulması önem taşıyor” dedi.
Pediyatri Uzmanı Dr. Özlem Ketenci Atıkardeşler sözlerine şöyle devam etti; “Hastalık ortaya çıktıktan yedi gün sonrasına kadar da virüs tükürük ile çıkabileceği için bu dönemlerde hastayı diğer aile fertlerinden ayrı tutmak gerekir. Tek doz aşı ile bile %96 oranında koruyuculuk sağlandığından aşılı bireylere hastalığın bulaşması güçtür. Hastalığı geçirmiş olan kişiler zaten bağışıktır, kişinin ikinci kez hastalığa yakalanması oldukça nadir bir durumdur” dedi.
Kabakulaktan korunmanın en önemli yolunun aşı olduğunun altını çizen Pediyatri Uzmanı Dr. Özlem Ketenci Atıkardeşler "Kabakulak aşının kullanılmadığı dönemlerde en sık 5-9 yaş arası çocuklarda görülürdü ancak günümüzde artık aşı rutin olarak uygulandığı için daha çok ergenlik dönemindeki çocuklarda ve genç erişkinlerde de rastlanıyor. Aşının yapılmasına engel olacak ciddi bir bağışıklık sistemi hastalığı veya bağışıklık sistemini baskılayacak ilaç kullanımı olmadığı müddetçe aşı tüm çocuklara uygulanmalıdır. Yumurta veya neomisine çok ciddi alerjisi olan çocuklarda aşıya karşı alerjik reaksiyon gelişme riski vardır." diyerek sözlerine devam etti.
Kabakulakla ilgili en çok merak edilen konulardan biri olan Kabakulak bir çocukta kısırlığa neden olabilir mi? sorusunu Dr. Altıkardeşler şöyle yanıtladı:
"Kısırlığa neden olması oldukça nadir bir durumdur, bu durum ancak komplikasyon olarak tek değil çift taraflı orşit gelişen hastalarda gelişebilir, ancak çift taraflı orşit vakalarında bile oldukça nadirdir."