El ve ayaklarda sıklıkla görüldüğü gibi cinsel organlar ve makat etrafında da görülürler.
Siğile sebep olan virüsün çok sayıda alt tipi vardır. Bu tiplerden bazıları el ve ayaklarda görülen siğilleri yaparken bazıları da cinsel organ ve makat çevresinde görülen siğillere sebep olurlar.
Makatta ele gelen çıkıntılar ve şişlikler başka hastalıkların belirtileri de olabilir. Siğiller saplı veya sapsız kabarıklıklar şeklinde olabilirler. Bunları ayırt etmek için muayene etmek gerekir.
Makat çevresinde kaşıntı, kanama, akıntı ve ıslaklık yaparlar. Bu sebeple günlük sosyal hayatı etkilediği gibi psikolojik olarak da kişiyi rahatsız ederler. Bu çıkıntılar dağınık ve küçük olabildikleri gibi birbiriyle birleşip makatı kapatacak kadar büyüklüğe de ulaşabilirler.
Makatta yerleşen hastalıkların belirti ve şikayetleri benzer olduğu için hastalar tarafından bu bölgedeki tüm şikayetler basur olarak tanımlanır. Ama tabi ki makat bölgesinde görülen birbirinden farklı hastalıklar vardır. Siğillerden ayırt edilmesi gereken en önemli hastalıklar sifiliz ve cilt kanseridir.
Cinsel olarak aktif olan erkeklerde sıklıkla görülmekle beraber kadın ve çocuklarda da görülür.
Makat bölgesinde görülen siğillerin başlıca bulaşma yolu cinsel ilişkidir. Siğiller cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar arasında ilk sıradadır. Anal cinsel temas esnasındaki küçük cilt tahrişleri sonucu dokuya yerleşirler.
Özellikle cildi tahriş edecek kaşıntı durumlarında virüs herhangi bir şekilde bu tahrişli cilde bulaşırsa hastalık gelişebilir.
Virüs ile temastan 1-6 ay sonra hastalık gelişip cilt çıkıntıları ortaya çıkabilir. Bazen daha da uzun zaman alabilir.
Cinsel temas ile bulaşabilir. Hatta siğillerin çıkarılması sırasında sağlık elemanlarına bile bulaşabilir.
En kısa sürede tedavi olmak, cinsel ilişkiden kaçınmak yeterlidir.
Sadece bakıp görmek teşhis için yeterlidir. Ama bazı hastalarda çıkıntılar makatın içine doğru yayılabildiğinden makatın hemen giriş kısmını anoskop denen aletle kontrol etmek gerekir. Patolojik inceleme de yapılabilir.
Siğiller ilk tespit edildikleri zaman tedavi edilirlerse başarı şansı yüksektir. Yoksa tekrar etme ihtimalleri artar.
Tek ve etkili bir tedavi yöntemi yoktur. Hastalığın yerleşimine ve yaygınlığına, hastanın cinsiyetine, beklentilerine, hekimin tecrübesine göre tedavi yöntemi belirlenir. Üç ana tedavi yöntemi vardır. Bunlar kimyasal ilaçlarla tedavi, fiziksel yöntemlerle tedavi ve bu gruplara girmeyen diğer tedavi yöntemleridir.
Bu ilaçlar genellikle sıvı ve merhem şeklindeki ilaçlardır. Siğillerin üzerine sürülürler ve siğilleri yakarak kaybolmalarını sağlarlar. Bazılarının yan etkileri, bazıların tedavide başarısız olmaları gibi eksik yanları vardır. En sık kullanılanları Podofilin ve İmiquomod (Aldara) dır. Bu yöntemler işlem yapılacak alanı uyuşturmaya gerek duymadan muayenehane şartlarında yapılabilir.
Bu yöntemler siğilin dondurulması, bıçakla veya diğer kesici aletlerle temizlenmesi işlemleridir. Bu yöntemleri uygulamak için işlem alanını uyuşturmak gerekir. Eğer alan büyük ise işlem, ameliyathanede anestezi altında da yapılabilir. Bu yöntemler içinde bıçak ile kesme ve elektrokoter ile yakarak kesme yöntemlerinin başarısı yüksek ve nüksü azdır.
Kimyasal maddelerle yapılan tedavide süre 1-2 aya kadar uzayabilir. Fiziksel yöntemler ise anında siğilleri yok eder. Dolayısıyla bu süre sonunda hastalık temizlenmiş olur.
Bütün tedavi yöntemlerinde az ya da çok nüks riski vardır. Nüks tesbit edildiği anda yeniden tedavi edilmesi hastalıkla mücadele için şarttır, sonraki nüksleri engeller.
Kimyasal yöntemlerle başarı oranı %50-60 lar seviyesinde ve nüksleri %40-50 civarındadır. Fiziksel yöntemlerle tedavide başarı oranı %80-90, nüks oranı %10-20 civarındadır.
Vücudun savunma sistemini güçlendiren ve virüsleri ortadan kaldıran aşılar da bu siğillerin tedavisi için kullanılmaktadır. Ancak bu tedavilerin başarısının düşük, yan etkilerinin fazla olması sebebiyle pek tercih edilmezler.
Belirttiğimiz gibi tedaviler arasında tek birisinin üstünlüğü yoktur. Hastanın durumuna göre tedavi belirlenir. Bazen bu tedavilerin bir kaçı bir arada kullanılabilir.
Siğillerin tedavi sonrası nüksetmeleri mümkündür. Nüks durumunda erkenden tedaviye başlamak hastalığı yok etmek için şarttır. Hangi tedavinin kullanılacağı yine hastanın durumuna göre belirlenir. Aynı tedavi veya diğer tedavi yöntemleri kullanılabilir.
Eğer bir cilt boşluğu kalmayacaksa aynı bölgenin cerrahi yöntemle olsa bile birden fazla sayıda tedavi edilmesi mümkündür. Ama ameliyat bir cilt boşluğu oluşturacaksa ya başka yöntem denenir veya boş kalacak yere cilt nakli yapılır.
Makat bölgesindeki büyük ve yaygın siğillerin tedavisi esnasında bazen yaranın dışkıdan korunması gerekebilir. Çok ileri vaka olarak değerlendirilen bu durumda geçici dışkı saptırma ameliyatı da yapılabilir.
Siğiller cerrahi yöntemle veya koter ile temizlenirlerse oturma esnasında ağrı yapabilir. Bu durumda 2-3 gün istirahat yararlı olur.
Makata bölgesinde siğiller alındıktan sonra yara kalmışsa bu yaraya kapalı pansuman yapılır. Dışkılama ve banyo sonrası pansuman değiştirilir.
Her siğil için geçerli olmamakla beraber makat bölgesindeki çok büyük siğiller ve HIV (AIDS) taşıyıcısı kişilerde siğillerden cilt kanseri gelişimi sıklığı artmıştır.
Siğil tedavisi yapıldıktan son kişi 3 ay boyunda cinsel ilişkiden korunmalı, eşi de muhakkak kontrol edilmelidir. Belli aralıklarla kontrol muayeneleri yapılmalı ve nüks oluştuğu anda derhal tedaviye başlanmalıdır.
Dr. Alaattin Öztürk