Bu karar ve kararsızlık ikileminde annenin ve babanın ailesi, arkadaşları, hekimin tutumu ayrıca görsel ve yazılı basının etkisi büyük rol oynuyor. Sezaryen 4 kat daha sık görülmektedir; ancak bu durum geçicidir ve kısa süreli oksijen verilmesi tedavide genellikle yeterli olmaktadır. Sezaryenin normal doğuma göre farkı nedir, tehlikesi var mıdır? Genel olarak sezaryen ile doğumun risklerinin daha yüksek olduğu aşikardır. Kanama, enfeksiyon, bacak toplar damarlarında kanın pıhtılaşması ve bunun akciğer damarlarını tıkaması, amnios sıvısının akciğer damarlarını tıkaması, genel anesteziye bağlı komplikasyonlar sezaryen sırasında daha yüksek oranda görülmektedir. Total olarak düşünüldüğünde sezaryen normal doğuma göre 4 kat daha fazla risk taşımaktadır. Ancak yeni tekniklerle yapılan sezaryen operasyonlarında; operasyon süresinin kısa tutulması, genel anestezi yerine epidural anestezi kullanılması, antibiyotik kullanımı, hastaların çabuk ayağa kaldırılması sezaryendeki riskleri azaltmakta ve bu 4 katlık fark gerçeği net olarak yansıtmamaktadır. Sezaryen doğumun bebek açısından en önemli riski nedir? Bebek açısından sezaryen doğumun en önemli riski erken yapılan sezaryene bağlı olan prematüre ve yoğun bakım ihtiyacıdır. Bu nedenle 39. haftanın beklenmesi gereklidir.
Doğru Yöntem İçin Geniş Düşünülmeli
Anneyi normal doğumdan uzaklaştıran sebepler nelerdir? Anneyi normal doğumdan uzaklaştıran en önemli sebeplerden biri; normal doğuma bağlı genital destek dokuların gevşemesi sonrası oluşan rahim sarkması, idrar ve gaz kaçırma olasılığıdır. Ayrıca buna cinsel performanstaki kayıplar da eklenebilir. Bu problemler normal doğum yapan hastaların yaklaşık yüzde 40-45'inde meydana gelmekte ve bu hastaların da yaklaşık yüzde 11'i de bu durumdan dolayı operasyon geçirmek zorunda kalmaktadır. Bu genital sarkmalara bağlı hastalıkların gelişmesini; doğumun dinamik bir süreç olmasından dolayı bebeğin boyutu, çatıların darlığı gibi varsayımlarla önceden belirlemek de genellikle mümkün olmamaktadır. Bebek açısından ise; normal doğumda risk olasılığı (bebeğin kaybedilmesi, oksijensizliğe bağlı beyin hasarı, serebral palsi denilen beyin hasarına bağlı fonksiyon bozukluğu gibi) 500 doğumda 1 iken, sezaryen sırasında bu oran 4 bin doğumda 1'e düşmektedir. Güç gerçekleşebilecek doğumlarda hangi yöntem seçilmeli? Her şeye rağmen normal doğumun anne, sezaryen doğumun ise bebek açısından daha az risk taşıdığı söylenebilir.
Doğum şeklinin belirlenmesinde anneye ve bebeğe zarar vermeyecek bir yöntemin belirlenmesi için daha geniş düşünülmesi; bebeğin anne karnındaki konumunun da ele alınarak anne ve hekim beraber karar vermesinin riskleri azaltabileceği söylenebilir. Güç gerçekleşebilecek doğumlarda sezaryen, riski azaltabilir. Örneğin büyük bebek, büyüme kısıtlılığı, kesedeki su miktarının azalması, boyunda kordon bulunması, çatılardaki darlık gibi önceden anneyi bilgilendirerek sezaryenin seçilmesi riskleri azaltabilir.
Hekimler Sezaryenden Yana
Sezaryen sonrası halk arasında söylendiği gibi gebelik oranları azalmakta mıdır? Sezaryen sonrası halk arasında düşünüldüğü gibi gebelik oranları azalmamakta, yalnızca iki gebelik arasındaki süre uzayabilmektedir. Ancak burada başka faktörlerin de sorumluluk taşıyabileceği unutulmamalıdır. Hastaların doğum şeklini belirleme sırasında almak istedikleri cevaplardan birisi de; hekimlerin çocuklarını hangi yolla doğurduklarıdır. Burada kişisel faktörlerin de devrede olduğu unutulmamalıdır. Ancak bilinen bir gerçek kadın doğum hekimlerinin yaklaşık yüzde 54'ünün sezaryen doğumun daha güvenli olacağını düşünerek bu yolu kendi çocukları için uyguladıklarıdır. Ancak bu kararların ne kadar doğru olduğu da tartışma konusudur. Sonuç olarak sezaryen mi, normal doğum mu? Doğum şekli anne ve bebeğe en az zarar verecek yöntem olmalıdır. Doğum olayının dinamik bir süreç olduğu bilinmeli ve alınan tüm kararların bu süreçte değişebileceği unutulmamalıdır. Ancak bu süreçte hastaya; anne açısından normal doğumun, bebek açısından ise sezaryen doğumun daha güvenli olacağı belirtilmelidir.
Korku, Doğum Şeklini Belirliyor
Korkunun da doğum şeklini belirlemede bir faktör olabileceği göz ardı edilmemelidir. Sonuçta her iki doğum şeklinin fayda ve zararları anneye anlatılmalı ve karar anneye bırakılmalıdır. Doğum şeklinin belirlenmesinde zorlayıcı yaklaşımların bebeğe de, anneye de zarar verebileceği unutulmamalıdır. Son olarak doğum şekli bebeğin anne karnındaki tavrı, annenin tutumu ve hekimin yaklaşımı ile beraberce belirlenmelidir.