Anne Babalar İçin Okulun İlk Haftasını Rahat Atlatacak 10 Öneri
Yaz döneminin ardından okullar açılıyor… Okul sıralarıyla ilk defa tanışacak çocuklar ve aileler için bu günler hem heyecan hem de korku yüklü… Her Eylül döneminde yaşanan manzara ise aynı; anne babasını bırakmak istemeyen çocuklar ve bu duruma dayanamayan veliler… Bu günleri rahat atlatmak ise sizin elinizde…
Çocuğun okula başlama sürecinde rahat olması ya da yaşadığı sorunları kolayca atlatabilmesi hem çocuk hem de aile için önemli bir uyum göstergesi. Okulun ilk günlerinde ciddi problemler yaşayan ve bunlarla doğru bir şekilde başa çıkamayan aileler ileride de benzer sorunlarla karşı karşıya kalabiliyorlar. Bazıları tarafından çocuk şımarıklığı gibi nitelendirilen bu hareketler zaman geçtikçe azalmak yerine artabiliyor. Özellikle okulun ilk günlerinde sadece çocuğun değil tüm ailenin davranışlarına özellikle dikkat etmeleri gerekiyor. Aksi takdirde küçük gibi görünen bu sorunlar ileriki dönemde psikolojik sorunlar olarak çocuğun karşısına çıkabiliyor. Bu durumda da en önemli görev anne babalara düşüyor Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Emel Bellibaş, okula başlayan ailelere özel önerilerde bulunuyor.
Anne Babaların Yapması Gerekenler
Çocuğunuzun endişelerini saçma bulmayın: Okula ilk kez gidecek çocuğun bu durumdan endişe duyması ve çekingenlik göstermesi çok doğal. Öncelikle onun yaşadıklarını anlayıp bu durumu "saçma” bulmadığınızı ona anlatın. Okulu çocuğunuzun büyümesiyle ve artık eğitime hazır hale geldiğiyle ilişkilendirin; ona, "Artık okula gidecek kadar büyüdün, bu beni çok sevindiriyor" tarzında güzel ve rahatlatıcı cümleler kurun.
Önce kendinizi hazır hissedin: Çocuğunuzun okul dönemi geldiğinde önce sizin buna hazır olmanız gerekiyor. Unutmayın ki sizin ruh sağlığınız en az çocuğunuzunki kadar önemli. "Bu haliyle okulda ne yapacak? Ezerler onu" ya da "Benden nasıl ayrılacak? Hiç ayrılmadık ki…" şeklindeki endişelerinizi ve ayrılma sürecindeki zorlukları çocuğa yansıtmanız uyum sürecini zorlaştırıyor.
Okula başlamadan önce yemek ve uyku saatlerini düzene sokun: Okul hazırlığınızı son güne bırakmayın. Mümkünse okul başlamadan bir süre önce çocuğunuza okula gideceğini söyleyin. Ayrıca çocuğunuzun yemek ve uyku saatlerini de düzene sokun. Okul öncesi dönemde çocuklar, canları istediğinde yemek yiyor, uykuları geldiğinde yatağa gidiyorlar. Okulun başlamasıyla birlikte çocuk bir sürü kuralla karşı karşıya kalıyor. Karşılaştığı bu kurallar onu strese sokuyor. Çocuğun bu stresini azaltmak için okula başlamadan önce belli saatlerde yemek yeme, oda toplama, televizyon izleme ve uyku gibi ihtiyaçlarını düzene sokun.
Çocuğunuzu ilk gün mutlaka okula gönderin: Okulun ilk haftasına sarkan tatil planları yapmayın. İlk gün çocuğun okulda bulunması çok önemli. Başlangıçta diğer çocuklarla benzer duyguları yaşadığını görmek çocuğu rahatlatıyor.
Okulun ilk günlerinde çocuğa çok kalabalık eşlik etmeyin: Okulun ilk günlerinde çocuğa anne veya baba eşlik edebiliyor. Ancak anneanne, babaanne ya da dedelerin de okula gelmesi anlaşılır bir durum olmakla birlikte çocuk açısından çok doğru değil. Bir çocuğun başında altı- yedi erişkinin olması durumu doğal olmaktan çıkarır. Ayrıca çocuğa aşırı özen göstermek okula uyumunu zorlaştırabilir.
Okula gitmeyi pazarlık konusu haline getirmeyin: Çocuk okula gitmek konusunda isteksiz de olsa bunun mümkün olmadığını belirtin. Bu durumu bir pazarlık konusu haline getirmesine izin vermeyin.
İlk günler okul bitiş saatinden biraz erken okula gidin: İlk günlerde bitiş saatinden biraz önce okulda olmanız çocuğunuzun kaygılanmasını engelliyor. Hatta öğretmeninden izin alıp çocuğunuzu zil çalmadan biraz önce de okuldan alabilirsiniz. Gecikecekseniz ya da onu okuldan bir başkası alacaksa bunu açıkça söylemekten çekinmeyin. Oyun kurmak, yalan söylemek belki o günü kurtarıyor. Ancak uzun vadede iletişiminizi bozuyor.
Çocuğunuz okula gittiği için onu ödüllendirmeyin: Hiç kuşkusuz bir ebeveyn için çocuğu öğretmenine emanet edip okuldan uzaklaşabilmek çok da kolay değil. Bunu çocuğunuza hissettirmeyin. Veda anını uzatmayın ve durup durup sarılmaları sınırlandırın. Okula gittiği için çocuğunuzu asla ödüllendirmeyin. Sadece çocuğunuzun gerçekten büyüdüğünü gördüğünüzü, onunla gurur duyduğunuzu ve her zaman yanında olacağınızı ona anımsatın.
Bu Davranışlardan Kaçının
- Çocuğunuzun sorularını cevapsız bırakmayın; gerekli olan açıklamaları mutlaka yapın. Çocuğun sorularına yanıt vermemek, konuyu yok saymak veya ertelemek çocuğun kafasındaki soru işaretlerini daha da artırıyor.
- Çocuğunuza acımayın. Çocuğunuza ‘Okula gitmek zorunlu. Biz de seni aslında onun için okula gönderiyoruz.’ tarzında bir düşünceniz olduğunu asla yansıtmayın.
- Onun için endişelenmeyi bırakın. Yoğun endişe yaşamanız çocuğunuzun da endişe duymasına neden olabiliyor.
- Çocuğunuzu rahatlatmak adına fazla ve gereksiz ayrıntılara girmeyin.
- Okulu gereksiz ve zamansız ziyaret etmeyin. Fazla yapılan ziyaretleri öğretmenleri de huzursuz edebiliyor.
- Okuldan korkan ya da okul söz konusu olduğunda sıkıntı duyan, karnı ağrıyan, bulantı veya kusması olan çocuğu bu yakınmaları nedeniyle okula göndermemezlik yapmayın.
- Organik bir sorunu olmamasına rağmen uzun raporlar almayın. Çocuk rahatlasın diye uzun tatillere götürmeyin.
- Çocuğunuzun okul korkusuyla dalga geçmeyin. "Evet haklısın, orada koca koca canavarlar var, belki de seni yerler" gibi cümlelerle hem çocuğun durumunu anlamadığınızı göstermiş olur hem de korkuyu pekiştirirsiniz.
Okula Yanlış Başlangıç Ergenlik Dönemi Sorunlarına Neden Olabiliyor
Çocuğun okula devamının sağlanamaması, akademik, sosyal ve duygusal gelişiminde sorunlar yaşamasına neden olabiliyor. Çocuğunuz okula gitmediğinde zihinsel kapasitesini geliştiremiyor, temel akademik becerileri kazanamıyor. Ayrıca sosyal yönden de sorunlar yaşıyor. Yaşıtlarıyla sağlıklı ilişki kurmakta zorlanabiliyor. Öğretmeni ve okuldaki diğer erişkinlerle uyum sağlayamaması, ebeveynleri dışındaki erişkinlerle de ilişki kurmamasına neden olabiliyor. Bu uyumsuzluk ergenlik döneminde de iletişim kuramama sorunuyla yeniden gündeme gelebiliyor. Okuldan, sosyal çevreden uzaklaşan çocuk bir süre sonra performans kaygısı yaşayabiliyor, içe dönüklüğü artabiliyor, kendine akademik hedefler koymaktan kaçınıyor ya da hedeflerini küçültüyor. Yalnızlık duygusunda artışla birlikte evden çıkmayan, internete bağımlı ergenler halini alabiliyorlar. Vücut algılarında bozulmalar, yeme bozuklukları, obezite, öfke patlamaları da bu çocuklarda sık görülüyor.