Aile kurumunun en temel fonksiyonu; toplumumuzun birlikteliğinin ve bütünlüğünün korunması, güçlendirilmesi, çocuklarımızın geleceğe hazırlanmasıdır. Eşler arası iletişim sorunları, aile içi yaşanan çatışmalar ve boşanmalar nedeniyle ilgiye, sevgiye, bakıma muhtaç çocuklarda stres faktörüne yol açmakta, uyum ve davranış sorunları gösteren çocukların sayısı hızla artmaktadır. Özellikle ebeveynlerin otoriter-baskıcı, koruyucu-bağımlı tutumları çocuğun özgüvenin gelişiminde, benlik saygısının oluşumunda aksaklık meydana getirecektir. Kendine güvenmeyen, benlik saygısı gelişmemiş çocuk bağımlı ilişkilere açık olabileceği gibi, kişilik patolojisi içerisindeki bireyler tarafından ihmal ve istismar gösterilmeye açık hale geleceklerdir. Ülkemizde araştırmalara göre yılda 7 bin çocuk istismara uğradığı istismarların yüzde 40′ı cinsel, yüzde 45′i fiziksel olduğu, istismarcıların büyük bölümü ise amca, dayı, kuzen gibi en yakınlarından oluştuğu belirlenmiştir. Çocuğun duygusal, sözel, cinsel istismarı ve şiddetine zemin hazırlayan sağlıksız aile sisteminden kaynaklanmaktadır. Sağlıksız aile sisteminin en temel özelliği, aile üyelerinin bireysel farklılıklarına ve sınırlarına önem vermemeleridir.
Çocuk ihmali ve istismarının önlenmesi toplumsal bilinçlenmeyi ve sağlıklı bir toplum düzenin gerektirir. Aile içi ilişkilerde ebeveynler, çocuğun istismar karşısında kendi sınırlarını belirlemeli, çocuğa yönelik müdahaleler karşısında "hayır" diyebilme gücü ve kararlılığını ortaya koyabilmeli ve sağlıklı rol model olmalıdırlar.
Çocuğu istismardan koruyarak geleceğe üreten bir değer olarak yetiştirilmesi insanı merkeze alan aile ve toplum düzeninde gerçekleşebilir. Bu hayat düzeni ancak insan, aile ve toplum tasavvuru olan bir ülkede ortaya çıkabilir. İçinde yaşadığımız toplumdan sağlıklı ve mutlu iç dünyasında barışık ve topluma faydalı bireylere olan ihtiyacımız her geçen gün artmaktadır. Çocuğun sağlıklı kişilik oluşumunda çocuğu psiko-sosyal yönüyle destekleyecek kurum ve hizmetlerin gerçekleşmesi toplumsal sorumluluk haline gelmiştir. Yerel düzeyde çocuk koruma, aile danışma, toplum merkezleri yaygınlaştırılmalı ve aile kurumu güçlendirilmelidir.