Başarılı, kendine güvenen, ahlaki değerlere bağlı, saygılı, iyi eğitimli ve mutlu çocuklar yetiştirmek ... Herhalde tüm anne ve babaların en büyük hayali. Çocuk yetiştirmenin tarifi pek kolay olmasa da belirli konularda oldukça net ifadeler kullanılabilir. İşte bunlardan bazılarını aşağıda bulacaksınız.
Ona Sınırsız Sevgi Verin
Bunu yazmamıza gerek yok mu? Siz zaten yeterince çocuğunuzu seviyorsunuz! Hem de şartsız, kuralsız, hiçbir şey beklemeden... Çok normal, çocuğunu sevmeyen anne baba olamaz zaten. Ama bu sevgi sürekli kontrol altında tutulmalı ve paylaşılmalı. Sevgiyle oyun oynanmaz! Bilinçli bir şekilde ihmalkarlık yada ceza olsun gibi nedenlerle çocuğunuza olan sevginizi zaman zaman azaltma lüksünüz yok!
Bazen çocuğunuza aşırı sinirlenip onu bırakıp kaçmak isteyebilirsiniz ama sevginizde hiçbir zaman azalma olmaz. Çocuğunuz, onu her zaman aynı derecede sevdiğinizi bilmelidir. Ancak bu şekilde size güvenebilir ve kendini yanınızda güvende hisseder. Bu iki duygunun, çocuğunuzun gelişimi ve eğitimi için çok önemli olduğunu asla aklınızdan çıkarmayın. Sevgi, sıcaklık, güven de tıpkı yemek ve içmek gibi çocuğunuzun temel ihtiyaçları arasında yer alıyor. Bunları onlara yeterince verdiğinizde, eğitimde hiçbir şey ters gitmez.
Ona İnanın ve Güvenin
Reşit olana kadar çocuğunuzun kendine bakamayacağı ve o yaşa gelene kadar aklının bilgilerle tıka basa doldurulması gerektiği fikrinden artık vazgeçin. Çocuğunuzun bazı özel yetenekleri olduğuna güvenin ve onu bu yeteneğini geliştirmesi için destekleyin.
Genellikle çocukların becerileri hafife alınır. 4 yaşındaki çocuğun tek başına kibrit yakamayacağından eminizdir. Yada 6 yaşındaki bir çocuğu, hava durumundan veya yemeklerden söz ederken ciddiye almamak konusunda kararlı davranırız. Kendi düşüncelerimiz her zaman kusursuzdur! Çoğu zaman anne babalar çocuklarına o kadar güvensiz davranırlar ki, çocuk ergenlik dönemine gelse bile tencereden tabağına yemek alamayabilir. Çünkü bunu onun için her zaman annesi yapmıştır.
Bir gün her şeyi çocuğunuz için yapmaktan sıkıldığınızda onu birdenbire düzensizliğin ve yalnızlığın içinde, tek başına bırakıverirsiniz. Peki sonuç?... Çocuklarınız şaşkın, sudan çıkmış balık misali!... Belki bu tabir size kötü gelecektir ama, çocuğunuza güven duyabilmek için biraz daha sert olmalısınız. Çocuklarınıza kendi kararlarını vermeleri, sorunlarını çözmeleri ve düşüncelerini dile getirmeleri için cesaret aşılamalısınız. Çok fazla tehlike yaratmayan olayların sonuçlarını yaşamaları için onlara güvenin, inanın.
Dayanıklılığını Artırın
Bazen sınırlar koymakta zorlanabilir yada korumasız çocuğunuzu kendi yetişkin -bencil- iradenize uyması için teşvik ederken suçluluk duyabilirsiniz Ancak, onun tüm isteklerini yerine getirmekle çocuğunuzun gelişimine katkıda bulunmuyorsunuz. Çocuklar kurallara gereken değeri veriyorlar. Çünkü kurallar onları olgunlaştırıyor. Sınır ve kurallarla karşı karşıya kalmayan çocuk, kendini hiçbir zaman gerçek anlamda özgür hissedemez. Öyleyse anne ve babalar, çocuklarına neleri doğru neleri yanlış bulduklarını söylemeli ve söylediklerinde tutarlı davranmalı. Çocuklar kendi kararlarını verebilmeli. Tabii üç yaşındaki bir çocuktan da görgü kurallarını tek başına öğrenip bunları uygulamasını beklemek doğru olmaz. Bu nedenle insanların arasında burun karıştırmanın doğru olup olmadığı sonucunu kendisinin çıkarmasını ondan istememelisiniz. O her zaman sizden bir uyarı ister.
Ekip Olarak Çalışın
Anneler, çocuklarının en küçük bir sorununda ortalığı ayağa kaldırıyor ve kendilerini çocuklarına adıyorlar. Amaçları ise belli; onları her türlü tehlikeden koruma isteği. Babalar ise çocuklarına ara sıra tehlikeye atılmaları gerektiğini söylüyor. Onlara yüksek bir yerden atlamaları için cesaret veriyor, kendi sorunlarını çözümlemeleri için çocuklarına özgürlük tanıyorlar. Çoğu ailede bu böyle Tabii roller bazen değişebiliyor, ancak bu o kadar önemli değil. Burada asıl önemli olan nokta, çocukların anne ve babalarının değişik istek ve düşüncelerinden yararlanmaları.
Aynı eğitim amaçları ve bu amaçlara ulaşmak için kullanılan farklı eğitim tarzları ekip çalışmasının ana kuralını oluşturuyor. Eşiniz ve siz çocuğunuzun korkmadan futbol maçını mı yoksa filmi mi izleyeceğini yada cumartesi akşamı geç mi erken mi yatacağını tartışabilirsiniz. Ancak televizyonu saçma buluyor ve çocuğunuza televizyon izlemesini yasaklamak istiyorsanız, sorunlar ortaya çıkabiliyor. Eşiniz ve siz tamamen zıt fikirleri savunuyorsanız, öncelikle aranızda bu sorunları çözümlemelisiniz. Çünkü fikir ayrılıkları çocukların aklını karıştırıyor, çocuk anne babasının istekleri arasında seçim yapmakta zorlanıyor.
Ona Uğraşılar Bulun
İyi bir aile hayatına sahip olmak, her şeyi birlikte yapmak anlamına gelmiyor. Herkesin kendine özel uğraşları bulunmalı. Çocuğunuza hobi edinmesi için yardımcı olun. Çocuğunuz böylece bir şeyle ilgilenmenin ve uğraşmanın ne kadar eğlenceli olacağını keşfedecek. Hobi edinmesi için çocuğunuza birçok alternatif sunun., biri mutlaka ona hitap edecektir. Çocuklar sevdikleri bir şeyle ilgilendiklerinde başarı ve başarısızlığı, kaybetmeyi ve kazanmayı yaşayarak öğrenirler. Bu yolla sürekli televizyon izlememesini de sağlayabilirsiniz.
Düzeni Koruyun
Çocuklar - kendileri henüz düzenli olmayı öğrenemedikleri halde- hayatlarının düzenli olmasını istiyor. Onlar için her şeyleri yerli yerinde olmalı, her gün aynı şekilde geçmelidir. Günleri düzenli olarak planlamak ve her zaman mümkün olmadığından, aile düzeninde bazı rutinler bulunmalı. Örneğin akşam yemeği, iyi geceler masalı veya akşamları birlikte televizyon izlemek gibi. Bu şekilde hem iletişiminiz güçlenecek hem de çocuğunuzun size olan güveni artacak.
Kendinize Karşı Anlayışlı Olun
Çocukların hayatımızda ayrıcalıklı bir yeri bulunuyor. Onlar yaşamımızın en değerli varlıkları. Ancak bunu kanıtlamak için süper anne yada baba olmak gerekmiyor. Hiç kimse aynı zamanda mükemmel bir anne / baba, mükemmel bir iş adamı / kadını ve mükemmel bir eş olamaz. Bebeğiniz dünyaya geldikten sonra hayatınızın odak noktasını oluşturuyor. Ancak zamanı geldiğinde, yeniden hayatın içine atılmayı ve yeniden kendiniz için yaşamayı bir kenara bırakmayın. Çoğu anne ve baba kendini feda ettiğini, fiziksel ve ruhsal olarak ne kadar yorulduğunu çok geç anlıyor.
Kendini ikinci plana atan anne babalar, ne evliliklerine nede çocuklarına iyilik etmiş oluyorlar. Aksine; hem kendilerine hem de çocuklarına onarılmaz zararlar veriyorlar. Öyleyse haftada iki kez spor yapın, eşinizle sinemaya, tiyatroya gidin, tatile çıkmayı ihmal etmeyin. Ve artık dayanamadığınızı hissettiğinizde annenizden, akrabalarınızdan ve arkadaşlarınızdan yardım isteyin.
Evet; sırlarımızı nasıl buldunuz? Biz bunları zaten biliyorduk yazmanıza gerek yoktu demeyin. Çünkü sadece bilmek bunları uygulamak anlamına gelmiyor. Özetle iyi bir anne baba olmak için bir büyük porsiyon çocuk psikolojisi ve yetişkin psikolojisinin içine biraz otorite karıştırın. Bu karışımı sevgi ve övgüyle tatlandırın. Sonra bunu çocuğunuza verin!
Yorum Yap
Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Giriş Yap
Yorumunuzun kontrolden geçtikten sonra yayınlanacaktır.