Çocuklarda El Yıkama Alışkanlığının Önemi

Çocuk, dünyaya gizemli bir paket içinde gelmiş bir armağan gibidir. Zaman geçtikçe o paket yavaş yavaş açılır, büyür, serpilir, gelişir.

Çocuk, dünyaya gizemli bir paket içinde gelmiş bir armağan gibidir. Zaman geçtikçe o paket yavaş yavaş açılır, büyür, serpilir, gelişir. Bizler bu paketten neler çıkacağını her zaman bilemeyiz. Fakat zaman içinde sahne arkasını görebiliriz. Bu süreç tam da bir tohumun ne ağacı olacağını başlarda bilemezken, filizlenip büyümeye başlarken ne ağacı olduğunu anlayabilir, ihtiyacına göre ona en iyi suyu ve gübreyi bulabiliriz.

Batılıların dediği gibi, çocuklarımız bize “kullanma kılavuzu” ile gelmiyorlar. Anne-babaların görev bu noktada çocuğun dünyayı nasıl algıladığını ve tepkilerini hangi süreçlerden geçirerek verdiğini anlamaya çalışmaktır. Her ne kadar "kendi çocuğumuzu" en iyi tanıyan kişi olduğumuzu düşünsek de, anne ve baba olmanın getirdiği bazı küçük körlükler yüzünden çocuğumuzla ilgili kimi noktaları istesek de göremeyiz.

Onların bizi her zaman gözlemlemediğini düşünebiliriz ya da gözlemleseler bile algılamadıklarını düşünürüz. Çocuğumuzun el yıkama alışkanlığı da bu örneklemelerin içine alınabilecek en güzel davranımlardan bir tanesidir.

Çocuklarımızda el temizliği sağlıklı bir yaşam için önemli bir unsurdur. Tuvalet ihtiyacının giderilmesi, yemek yeme veya oyuncaklarla oynamalarına kadar çocuklarımızın günlük tüm işlerini elleriyle yaptığını düşünürsek, sık sık yıkanmayan ellerin çocuklarımızın sağlığı açısından tam bir tehdit kaynağı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Her yıl yaklaşık olarak beş yaş altı 3,5 milyon çocuk ishal ve akut solunum yolu enfeksiyonlarından dolayı ölmektedir. Bu ölümler özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki düşük gelir düzeyine sahip topluluklarda meydana gelmektedir. Yapılan çalışmalarda çocukları el yıkamaya teşvik etmenin bulaşıcı hastalıkları önlemede etkili olduğu gösterilmiştir. El yıkama ile ilgili çalışmaların meta-analizinde ishalli hastalıkların el yıkama ile %47 azaldığı gösterilmiştir.

El yıkama alışkanlığı, sadece anlatmakla değil uygulamalı olarak ve küçük yaşlarda kazandırılan bir davranımdır. Siz anne-babaların vereceği bu eğitim haricinde, çocuğunuzun gittiği okulun rehberlik öğretmeni ya da anaokulu öğretmeni aracılığı ile de uygulamalı olarak gösterilmesi gerekmektedir. Çünkü burada önemli olan nokta, sadece el yıkamak değil, doğru el yıkamanın önemli olduğudur.

Mikropların ellerden arındırılması için doğru el yıkamanın püf noktaları vardır. Önce eller su ile iyice ıslatılmalıdır. Sonra ele dökülen sıvı sabunla iyice ovalanmalıdır. Ovalama işlemi sırasında avuç içi, tırnak araları ve bilek kıvrımları unutulmamalıdır.

Ovalama işlemine en az 30 saniye devam edilmeli. Eller bol su ile iyice durulanmalı. Tuvalet ihtiyacının giderilmesinden sonra el yıkama işlemi iki kez tekrarlanmalıdır.

Şimdi gelelim bu davranışı çocuklarımıza nasıl kazandırabileceğimiz hususuna. Çocuklarımıza el yıkama alışkanlığını kazandırmanın temelinde, gerçekçi ve doğal davranarak abartıdan uzak kalmak yatar. Kazandırmak istediğiniz bu davranışı çocuğunuza sunarken çocuğunuza saygı duymak, ona değerli olduğunu hissettirmek ve en önemlisi onun penceresinden baktığınızı ona sunmak ile, amaçladığınız el yıkama alışkanlığını kazandırmakta sizi 1 – 0 önde başlatacaktır.

Bu davranışı kazandırırken en sık düşülen hatalar çocuğunuzda ters tepkilere yol açmakla birlikte siz anne-babayla inatlaşmaya kadar götürebilir. Tüm bunları egale etmek için, öncelikle ses tonunuza, beden dilinize dikkat etmelisiniz. Çocuğunuza sakin ve net duruşunuzla kontrolü kaybetmediğinizi hissettirmeniz çok önemlidir.

Çocuğunuzla ilişkinizle otorite-sevecenlik ilkesini çok iyi kurmalısınız. Çocuğunuzun ellerini yıkaması için ona dil dökmemeli, yalvarmamalı, hatta pazarlık etmemelisiniz. Bunun bir gereklilik olduğunu ona şefkatli ama ciddi bir ses tonu ve duruş ile göstermelisiniz.

Çok sık başvurulan bir yöntemde  “Baba gelince-eve gidince-akşama görürsün” gibi cümleler ile çocuklarımızı tehdit etmektir. Bu şeklide hiçbir şeyi çözmüş olamazsınız. Siz anne-babaların yapması gereken, çocuğunuza “niye” sorusunu yöneltmektense "dedektiflik" oyunu oynamayı tercih etmektir. Çocuğunuzu yakından gözlemleyerek hareketlerinin asıl sebebini daha iyi anlayabilirsiniz.

Sonuç olarak; Tepkilerinizi duygularınızın etkisiyle vermeyin, otorite ipinizi kaybetmeyin, şiddetli veya boş tehditler kullanmayın, hesap sormak yerine gözlem yapın ve çocuğunuza isim takmayın ve etiketlemeyin.

Çocuklar anne ve babaların davranışlarını karbon kağıdı gibi aynen kopya ederler. Korku ve kaygılarını da, coşku ve olumlu huylarını da. Öğüt vermek yerine davranışlarınızla örnek olun. Onlar için eylem sözden çok daha etkilidir. Çünkü çocuklarımız duyduklarını değil, gördüklerini öğrenir ve uygularlar. Sadece çocuklarınızı iyi tanımakla işe başlayınız; çünkü, onları hiç tanımıyorsunuz.