Televizyonun Sesini Çok Açıyor, Annesine Cevap Vermiyor
Okul öncesi dönemde çocuklarını olumsuz etkileyen işitme kaybına karşı ailelerin dikkatli olması ve zamanında doktora gitmesi gerekiyor. Bu dönemdeki çocuklar kendilerini ifade etmekte sorunlar yaşadıkları için anne ve babaların iyi bir gözlemci olmasında yarar var Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Köybaşıoğlu, Okul öncesi dönemdeki bir çocuk televizyonun sesini çok açıyorsa, annesi veya babası seslendiğinde cevap vermiyor, birden fazla tekrar ettiriyorsa hekime başvurmak gerekiyor. Çünkü orta ve iç kulakta, tek taraflı ya da çift taraflı enfeksiyonlardan kaynaklanan işitme kayıpları olabiliyor” diye konuştu.
Kulaktaki enfeksiyonların oluşumunu anlatan Prof. Dr. Ahmet Köybaşıoğlu, dış kulaktan başlayıp, orta ve iç kulakta da görülebilen bu enfeksiyonların, tek taraflı ya da çift taraflı olabildiğini belirtiyor. Geniz eti büyümelerinde enfeksiyonların daha kolay yerleşebileceğini ve östaki tüpü aracılığıyla orta kulağa geçerek enfeksiyon oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Köybaşıoğlu, şunları söylüyor: “Enfeksiyon yüzünden orta kulakta su toplanıyor. Bazen enfeksiyon olmasa da östaki tüpü bozukluğuna yol açarak orta kulakta su toplanabiliyor. Bu sorunlar özellikle beş-altı yaş civarında, okul öncesi çocukların kulaklarında görülüyor. Ayrıca üst solunum yolu enfeksiyonları ve soğuk algınlıkları da bu işitme kayıplarına yol açıyor.” Çocuklarda işitme kayıplarına yol açan enfeksiyonların ağrı, ateş, üşüme, titremeyle kendini gösterebildiğini ifade eden Prof. Dr. Ahmet Köybaşıoğlu, “Çocuklar bu belirtileri dile getiremiyor. Onun yerine televizyonun sesini çok açıyor, söylenenleri tekrar ettiriyor. Okula yeni başlamış çocuklarda ortaya çıkıyorsa, öğretmenini dinlemiyor. Soru soramıyor. Arkadaşları alay eder korkusuyla anlamadığını bile söyleyemiyor. Uzun süre anne babasıyla, öğretmeniyle paylaşmadığı zaman 2-3 ay sürüp kronikleşebiliyor” diyor.
İç Kulakta Sorun Varsa Acilen Müdahale Şart!
Enfeksiyon kaynaklı işitme kayıplarının dışında, bir de iç kulaktaki sorunlardan kaynaklanan ‘ani işitme kayıpları’nın bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Köybaşıoğlu, ani işitme kayıpları konusunda şu bilgileri veriyor:
“İç kulakta ses dalgalarını sinir iletimine dönüştüren hücreler var. Bu hücreler viral etkenlerle hasarlanabiliyor. Ardından birden bire ortaya çıkan işitme kayıpları ortaya çıkıyor. Bu işitme kayıpları bazen çift taraflı oluyor, ama çoğunlukla tek taraflı oluyor. Hasta işitmesinin azaldığını belirtiyor. Ancak acilen en fazla üç gün içerisinde tedavi edilmesi gerekiyor. İç kulaktaki işitme kayıplarında ne kadar erken tedaviye başlanırsa alınan cevap o kadar iyi olabiliyor. Biraz bekleyelim geçer düşüncesi çok tehilkeli bir durum. İşitme kayıpları kalıcı şekilde karşımıza çıkabiliyor. En çok da kış aylarında görülüyor.” Enfeksiyonlardan korunmada düzenli ve dengeli beslenmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köybaşıoğlu, “Tek yönlü beslenmekten kaçınmakta fayda var. Doğru ve dengeli beslenme vücudun bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Çünkü enfeksiyonlar yetişkinlerde yılda 3-4 kez olmasına karşın, çocuklarda yılda 8-9 kez oluyor, her enfeksiyon kulakta su birikmesine neden oluyor. Çocuklarda kreşte ya da okulda kalabalıkla beraber olduğundan dolayı, enfeksiyonlara karşı daha açık oluyor” diyor.
Enfeksiyon İlerlemeden Tedaviye Başlanmalı
İşitme kayıplarına yol açan enfeksiyonların tedavisi hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Ahmet Köybaşıoğlu, tedavide yapılanları şöyle anlatıyor:
- Orta kulaktaki su toplanmasında yaklaşık bir – iki ay kadar bekliyoruz, işitme ve basınç testleri yapıyoruz. Hastamıza antibiyotik ya da stereoid vererek, hastalığın geçmesini bekliyoruz. Kulaktaki suyu hemen boşaltmıyoruz.
- Eğer hastayı yaklaşık 1,5-2 ay boyunca takip etmişsek ve düzelme görmüyorsak, kulak içindeki sıvıyı boşaltarak içeri tüp takıyoruz. Tüp takarak orta kulakta havalanmayı sağlıyoruz. Böylece iyi sonuçlar alıyoruz.
- Tedavide geç kalınırsa gelecek yıllarda kulak zarı yapışıklıkları, çekiç, örs ve üzengi kemiklerinde erimeler oluşarak kalıcı kayıplar meydana geliyor. Kolesteatom denilen Ancak tüm bunlar tehlikeli enfeksiyonlar da sonrasında ortaya çıkıyor.
- Enfeksiyonların erken dönemde tanınmasıyla ve tüp takılmasıyla geri dönüştürülmesi mümkün. Basit bir operasyon, ama kulak sağılığını garantileyecek bir yöntem diyebiliriz. Kulak tüpünü vücut kendiliğinden atıyor, uzun kalmasını istersek cerrahiyle alıyoruz, ama genelde iki ayda bir kontrol edip zar tarafından iyileşme olunca atılıp atılmadığına bakıyoruz, bazen banyoda bile düşüp gidebiliyor, dış kulak yoluna gelenleri ameliyatsız alabiliyoruz.
- İç kulaktaki ani işitme kayıplarında virüslere karşı elimizde antiviral ajanlar var, onları kullanıyoruz.
- Bu hastalara kortizon uygulayarak, iç kulaktaki hasarı önlemeye çalışıyoruz, tedavi yaklaşık 10 gün sürüyor. Enfeksiyonun düzelmesini bu süre boyunca bekliyoruz, tedaviyi daha fazla ilerletemiyoruz.
- Bazı hastalarda kulağa sadece tüp takılması yeterli olmayabilir. Örneğin hastanın geniz eti büyükse, geniz etinin oluşturacağı enfeksiyon da buna yol açacağından, aynı seansta geniz eti ameliyatı da yapılabilir.
- Aynı şekilde çok ileri bademcik enfeksiyonu varsa çocuk genel anestezi almışken de hepsini aynı seansta yapabiliyoruz. İç kulaktaki ani işitme kayıplarının cerrahisi yok, tek yapılacak şey medikal tedavidir.
- Erken evre işitme kayıplarında ilk üç gün içinde tedaviye başlanırsa yüzde 80’e kadar başarı elde ediliyor, tedavi gecikirse başarı düşüyor, cevap alma oranı azalıyor.
- Bazen hastalar kulaklarındaki işitme kaybını kulak kirinin varlığına bağlıyor. Bu nedenle doktora geç gidiyor. Kulak kiri de olabilir ama yine de işitme kayıplarında zaman geçirmeden doktora başvurmak faydalıdır.
- Kir yoksa iç kulaktaki problemi işitme testiyle ortaya koymak gerekiyor. Kulak kiri kendiliğinden kulaktan çıkıyor, ancak bazı kişiler kulak kirini daha zor atıyor ya da hiç atamıyor. Kulak kiri birikiyor. Kulak temizleme adına pamuklu çöp kullanılıyor. Pamukla temizleme adına, kulak kiri daha derine itilebiliyor. Bu durumda daha fazla tıkanıyor.