Deri Kanserleri

Deri kanserleri çoğunlukla görünebilen yerlerde olduğundan tanınması, uzun araştırmalara ve tetkiklere gerek olmaksızın teşhis konması kolaydır.

Deri kanserleri çoğunlukla görünebilen yerlerde olduğundan tanınması, uzun araştırmalara ve tetkiklere gerek olmaksızın teşhis konması kolaydır. Erken tanının önemi yanında , esas üzerinde durulması gereken nokta konunun ciddiye alınması ve uzman gruplar tarafından uygun tedavi yönteminin seçilmesidir

Klinik gözlemler, ülkemizde deri kanserlerinin hasta ve sağlık personeli tarafından yeterince ciddiye alınmadığı yönündedir. Oysa, uygun teknikle tedavi edildiği takdirde deri kanserlerinde iyileşme yüzde yüze yakındır. Erken tanı ile tedavi maliyetleri düşecek, iş gücü kaybı azalacak ve tedaviye bağlı estetik ve fonksiyonel kayıplar hiç görülmeyecek veya minimal olacaktır.

Kampanyalarla ve medya aracılığı ile halkın ve sağlık personelinin eğitimi deri kanserinin erken dönemde yakalanmasına imkan verecektir. Burada üzerinde durulması gereken iki önemli nokta vardır;

Deriden çok değişik isimler altında kanser gelişir. Sık rastlananlar, derinin en dış tabakası olan epidermisteki skuamöz hücrelerden kaynaklanan skuamöz hücreli kanser (SHK) ve bu hücrelerin daha derin kısmında yer alan ve bazal hücreler diye adlandırılan yuvarlak hücrelerden kaynaklanan bazal hücreli kanser (BHK)dir.

Deri Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Derideki herhangi bir değişiklik kanser açısından uyarıcıdır. Deri üzerinde zaman zaman açılıp kapanan bir yara ya da kabarıklık deri kanseri belirtisi olabilir. Buna kaşınma, akıntı, kanama ve kabuklanma eşlik edebilir.

Deri kanseri küçük, düz yüzeyli, parlak ve soluk değişiklikler şeklinde kendini gösterebilir veya üzeri düzensiz, kuru veya pul pul dökülen yassı, kırmızı nokta şeklinde de başlayabilir. Kesin teşhis için, doku örneğinin alınıp (biyopsi) patolojik inceleme yapılması gerekir.

Deri kanserleri çoğunlukla görünebilen yerlerde olduğundan tanınması, uzun araştırmalara ve tetkiklere gerek olmaksızın teşhis konması kolaydır. Erken tanının önemi yanında , esas üzerinde durulması gereken nokta konunun ciddiye alınması ve uzman gruplar tarafından uygun tedavi yönteminin seçilmesidir.

Klinik gözlemler, ülkemizde deri kanserlerinin hasta ve sağlık personeli tarafından yeterince ciddiye alınmadığı yönündedir. Oysa, uygun teknikle tedavi edildiği takdirde deri kanserlerinde iyileşme yüzde yüze yakındır. Erken tanı ile tedavi maliyetleri düşecek, iş gücü kaybı azalacak ve tedaviye bağlı estetik ve fonksiyonel kayıplar hiç görülmeyecek veya minimal olacaktır.

Kampanyalarla ve medya aracılığı ile halkın ve sağlık personelinin eğitimi deri kanserinin erken dönemde yakalanmasına imkan verecektir. Burada üzerinde durulması gereken iki önemli nokta vardır;

Deriden çok değişik isimler altında kanser gelişir. Sık rastlananlar, derinin en dış tabakası olan epidermisteki skuamöz hücrelerden kaynaklanan skuamöz hücreli kanser (SHK) ve bu hücrelerin daha derin kısmında yer alan ve bazal hücreler diye adlandırılan yuvarlak hücrelerden kaynaklanan bazal hücreli kanser (BHK)dir.

Teşhis

BHK vs SHK genel olarak aynı yolla teşhis ve tedavi edilirler.

Biyopsi:

Doku örneği alınması için değişik seçenekler mevcuttur. Hangi biyopsi yönteminin seçileceği tümörün yerleşim yerine, şekline ve başvurduğu kliniğe göre değişir.

Son 3 yöntemde yanılma payı çok azdır. Yukarıdaki şekillerden herhangi biri ile yapılan biyopsi mikroskop altında incelenir ve teşhis konur.

Deri kanserleri nadiren bölgesel lenf bezlerine yayılma yapar. Buna rağmen, hızla büyüyen veya uzun süredir var olan ya da geniş yer kaplayan deri kanserlerinde lenf bezleri de dikkatlice muayene edilmeli, büyümüş lenf bezi varsa doğrudan veya ultrasonografi altında ince iğne biyopsisi yapılmalıdır. Bazı özel durumlarda, ileri radyolojik testler yapılmasına gerek duyulabilir.

Tedavi Planlaması

Tedavide amaç, tekrar ortaya çıkmayacak şekilde kanserli dokunun tümüyle çıkarılması veya tümüyle tahrip edilmesidir. Bu işlem hastada az iz bırakmalı ve işlev kaybına neden olmamalıdır. Tedavi şekli her hasta için ayrı ayrı planlanmalıdır. Deri kanserlerinin çoğunun güneş ışınına fazla maruz kalan yüz bölgesinde görüldüğü göz önüne alınırsa, tedavinin planlanmasının önemi de kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Hastanın yaşı, derisinin iz bırakma özelliği, genel durumu ve önceki hastalıkları yanında kanserin yerleşimi, büyüklüğü ve lenf bezlerine yayılma olup olmaması da tedavi seçimini etkiler.

Cerrahi tedavi

Deri kanserlerinin çoğu lokal anestezi ile yapılabilen kısa ameliyatlarla tedavi edilebilirler. Biyopsi amacı ile yapılan ameliyat biraz geniş tutularak (eğer bu işlem ciddi bir nedbe bırakmayacaksa) tanı ve tedavi işlemi aynı anda gerçekleştirilebilir. Yüzde özellikle göz kapağı, kulak ve burun gibi bölgelerde geniş biyopsi yapma olanağı yoktur. Patolojik incelemede kanserin tümüyle çıkarılmadığı veya kanser hücrelerinin yara kenarlarına çok yakın olduğu rapor edilirse, ikinci bir ameliyatla bölgenin daha geniş çıkarılması gerekebilir.

Estetik ve fonksiyonel açıdan risk taşıyan bu bölgelerde, önce sadece tanı amaçlı işlem, ardından tedavi planlanmalıdır. Bulunduğu yere bağlı olmak kaydıyla küçük deri kanserlerinin çoğunda yara dudakları karşı karşıya getirilerek, yara primer kapatılabilir.

Bunun mümkün olamadığı durumlarda, yaranın yakınından hazırlanan deri flepleri veya kanser yüzde ise, tercihen kulak arkasından alınan tam kalınlıkta deri grefti yarayı kapatmak için kullanılır. Bazı hallerde, kansere uzak bölgeden hazırlanan flepler ile onarım gerekebilir. Uygun yerleşimdeki deri kanserlerinin cerrahi olarak çıkarılmasından sonra, ince deri greftleri onarım için yeterli olabilir. Deri kanserlerinin cerrahi tedavisinde plastik cerrahi açısından çok değişik seçenekler mevcuttur, önemli olan doğru cerrahinin planlanmasıdır.

Radyoterapi (Işın-Şua Tedavisi)

Deri kanserlerinin çoğu ışın tedavisine duyarlıdır. Yüksek enerjili ışınlar kanser hücrelerinin çoğalmarını engeller ve bu hücrelerin ölümüne neden olurlar. Radyoterapi günde birkaç dakika süren, tümörün ve hastanın genel durumuna bağlı olarak toplam 2-5 haftayı kapsayan bir tedavi yöntemidir. Tedavinin cerrahiye göre daha uzun sürmesi bir dezavantaj olmasına karşın anestezi ve diğer cerrahi yan etkilerin olmaması bir avantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Radyoterapi ile küçük deri tümörlerinde hastalığın kontrolü ve tedavi şansı cerrahi ile eşittir. İyi kalitede yapılmış radyoterapinin estetik sonuçları da yüz güldürücüdür.

Tedavinin yan etkileri açısından bazı hastalarda tedavi sırasında tedavi alanında kızarıklık, sulanma ve deride renk değişiklikleri görülebilir ve bu yan etkilerin büyük bir çoğunluğu tedavi bitiminden birkaç hafta sonra iyileşir. Geç dönemde ise nadiren tedavi bölgesindeki derinin renginde ve yapısında ( kuruluk, incelme, deri üzerinde ince kan damarlarının oluşması gibi) değişiklikler yaratabilir.

Daha önceden radyoterapi yapılmış bölgede kanser yeniden gelişirse cerrahi tedavisinde bazı güçlükler doğabilirse de günümüz plastik cerrahi ameliyat teknikleri ile bu bir sorun oluşturmamaktadır.

Radyoterapi hastanın klinik durumuna, tercihine ve beklenen estetik sonuçlara göre farklı amaçlarla kullanılabilir ;

Biyopsi ile tamamı çıkartılmış deri kanserinin patoloji raporunda cerrahi sınırlarda tümör hücresi saptanmış ve hasta tekrar ameliyat olmak istemiyorsa veya yapılacak cerrahi girişimin estetik sonuçlarının iyi olmayacağı düşünülüyorsa radikal radyoterapi (kür sağlamaya yönelik) uygulanır.

Sadece tanı amacı ile biyopsi yapılmışsa ve hasta ameliyat istemiyorsa veya yapılacak cerrahi girişimin estetik sonuçlarının iyi olmayacağı düşünülüyorsa radikal radyoterapi uygulanır.

Ameliyat öncesi radyoterapi yapılarak büyük tümörlerin küçültülmesi ve ameliyata uygun hale getirilmesi amacıyla radyoterapi uygulanabilir ve ameliyatta tümör çıkarılıp genellikle plastik cerrahi yöntemleri ile kapatılır.

Ameliyat sınırlarını geçmiş hastalarda radikal veya palyatif (kür sağlamaya yönelik olmayan ve hastanın yakınmalarının giderilmesine yönelik ) radyoterapi uygulanabilir.

Radyoterapinin özel bir şekli olan brakiterapi ( -interstisyel radyoterapi-doku içine radyoaktif tellerin yerleştirilmesi ve yeterli tedavi yapıldıktan sonra bu tellerin çıkarılması) ile dudak kanseri gibi bazı özel lokalizasyonlarda iyi fonksiyonel ve estetik sonuçlar alınmaktadır.

Küretaj (Kazıma) ve Elektrikle Kurutma

Deride kanserli bölge kaşık şeklindeki bir küretle kazınır, özel bir cihazdan sağlanan elektrik akımı ile kanama durdurulur ve kanser hücreleri öldürülür. Sonunda düz,beyaz bir iz kalır. Bu işlem deri kanserlerine alışkın bir deri hastalıkları uzmanı tarafından yapılmalıdır. Sık başvurulan bir tedavi yöntemi değildir.

Dondurma Yöntemi İle Tedavi (cryosurgery)

Küçük deri kanserlerinin tedavisinde aşırı soğuk kullanılabilir.Sıvı nitrojen tümör üzerine uygulanır,anormal hücreler ölür.Buzların çözülmesinden sonra ölü dokular vücuttan ayrılır. İşlemin ikinci kez uygulanması gerekebilir. Bu işlem genellikle acıtmaz,uygulanan bölgede ağrı ve şişlik olabilir.İyileşme sonrası beyaz bir iz kalabilir. Kesinlikle bu konuda uzman bir doktor tarafından uygulanması gereken bir tedavidir.

Lokal Kemoterapi

Krem ya da losyon şeklindeki antikanser ilaçlar aktinik keratozda olduğu gibi yüzeyel deri kanserlerinde de lokal olarak kullanılabilir. Fluorouracil (5-FU) birkaç hafta boyunca her gün lezyon üzerine uygulanır. Uygulama sırasında yoğun inflamasyon görülür, zamanla geçer, genellikle iz kalmaz.