Her 10 kadından biri hayatının bir noktasında meme kanserine yakalanır. Erken anlaşıldığında başarıyla tedavi edilebildiği halde, meme kanseri yine de akciğer kanseri hariç, diğer bütün kanserlerde olduğundan daha fazla kadının ölümüne neden olmaktadır.
Belirtiler
- Memede bir yumru veya sertleşme, ağrılı veya hassas olmayabilir
- Memeden duru veya kanlı bir akıntı
- İçeri çekilmiş meme başı
- Memelerin dış hatlarındaki değişiklik, örneğin bir memenin diğerinden daha yüksek olması gibi
- Meme derisinde düzleşme veya çukurlaşma
- Kırmızılık veya portakal kabuğu gibi pütürlü görünüş
Bazı çalışmalar kadınların kansere yakalanma ihtimalini arttıran bazı faktörleri belirlemiştir. Eğer anneniz, teyzeniz veya kız kardeşinizde özellikle genç yaşta veya her iki memede de kanser görülmüşse, başka kadınlara göre kanser olma ihtimaliniz daha yüksektir. Hiç çocuğunuz olmamışsa veya ilk çocuğunuzu 35 yaşından sonra doğurmuşsanız kanser olma ihtimaliniz yüksektir. Eğer bir memenizde kanser varsa, diğerinde de olma riski artar. Bu ihtimal yaşla da artar.
Bütün bu risk faktörlerine karşın yapabileceğiniz fazla bir şey yoktur. Ancak yukarıda belirtilen semptomlara karşı uyanık olursanız habis bir tümörü çok küçükken belirlemek mümkün olabilir. 20 yaşından sonra her kadın ayda bir defa memelerini kendisi kontrol etmelidir.
20 ile 40 yaş arasındaysanız en az 3 yılda bir defa doktora muayene olmalısınız. 40 yaşının üstündeyseniz bu muayenenin yılda bir yapılması gerekir. Birçok kanser uzmanı 40 yaşının üstündeki her kadının 40ında başlayarak 1-2 yılda bir mamografi yaptırmasının şart olduğuna inanmaktadırlar. 50nin üzerindeki kadınlar yılda bir mamografi yaptırmalıdırlar.
Teşhis
Doktorunuz memelerinizi dikkatle inceleyecektir. Meme başlarını hafifçe sıkarak akıntı olup olmadığına bakacak, koltuk altlarınızda lenf modüllerinin büyüyüp büyümediğini kontrol edecektir. Çünkü kanser lenf yoluyla da dağılabilmektedir. Bundan sonraki adım mamografidir.
Eğer memenizdeki bir yumru ultrasonografide kist olarak tanımlanmışsa, doktorunuz ince bir iğneyle kistin içindeki sıvıyı çekmeye çalışabilir. Bu sıvı analiz edilerek habis hücrelerin varlığı araştırılabilir. Sıvı çekildiğinde yumru yok olursa bu basit bir kisttir. Bir kitlenin habis olmadığını anlamanın en emin yolu ameliyatla kitlenin tümünü çıkarıp biyopsi yapmaktır. Yumrudan sıvı çekilemezse, sıvı çekildikten sonra yumru tekrar büyürse veya çekilen sıvıda kan ya da habis hücreler bulunursa, doktorunuz ameliyatla kitlenin alınıp biyopsi yapılmasını tavsiye edecektir.
İçine kolay girilebilen bir kitleye iğneyle biyopsi uygulamak, doktorun muayenehanesinde lokal anesteziyle yapılabilir. Ameliyatla kitleyi çıkartmayı gerektiren biyopsi için hastanede lokal veya genel anestezi uygulanır. Doktor patoloğun mikroskobik ve biyokimyasal olarak inceleyebilmesi için yumruyu bütün olarak çıkarır. Sonuçlar pozitifse, kitle habistir. Değilse size selim olduğu söylenir. Biyopsilerin yüzde 80 inde kitle selim bulunur.
Meme tümörünün kendisi öldürücü değildir. Hastalık metastaz yaparak öldürür. (Metastaz lenf sistemi veya kan yoluyla vücudun başka yerlerine dağılmak, demektir). Bundan anlaşılacağı üzere, meme kanseri, tümör küçükken ve habis hücreler komşu lenf düğümlerine atlamadan, erken teşhis edilirse yüzde 90 tedavi şansı vardır. Ancak vakaların yarısında, kanser keşfedildiğinde vücudun diğer kısımlarına da atlamış bulunmaktadır. Her şeye rağmen hastalık, ilaç, radyoterapi ve ameliyat yardımıyla yıllar boyu kontrol altında tutulabilmektedir.
Tedavi
AmeliyatAmeliyatın meme kanserinde başlıca tedavi olmasına karşın, memenin ne kadarının alınması gerektiği konusunda pek çok tartışma vardır. Günümüzde ameliyat çoğunlukla radyoterapi, hormon terapi veya kemoterapiyle birlikte uygulanmaktadır.
Hemen hemen bütün meme kanseri operasyonlarında, doktor ameliyatın bir bölümü olarak, koltuk altındaki lenf düğümlerinden bir kaçını da alır. Bunlarda habis hücrelerin varlığı araştırılır. Lenf bezlerinde habis bir tümörün varlığı veya yokluğu ameliyat sonrası tedaviyi belirleyen en önemli faktördür.
RadyasyonDoktor kanserin lenflere ulaştığını tespit etmişse, ameliyat sırasında kaçan kanserli hücreleri öldürmek için göğüs bölgesine radyasyon uygulanmasını önerebilir. Sonuçta kemiklerde kanser ortaya çıkarsa, radyasyon ağrıları rahatlatmak için kullanılır.
Hormon TedavisiEğer meme kanseri tekrarlarsa, uzak bölümlerde tümörler ortaya çıkarsa veya kanser ameliyat edilemeyecek kadar ilerlemişse, hala hormon alarak hayatı uzatabilmek ve şikâyetleri azaltmak mümkün olabilir. Bazı tümörler hormon tedavisine veya östrojeni etkisiz kılan ilaçlara ya da bazen ilave bir doz östrojene cevap vermektedirler. Çoğunlukla kullanılan antiöstrojenler, tamoxifen, androjenler (erkeklik hormonu) ve progesterondur.
Hormon tedavisi tümörün büyümesini veya küçülmesini sağlayabilir. İnsana kısmen veya tamamen rahatlama getirebilir. Eğer bir hormon artık etkili olmuyorsa başkası yardımcı olabilir. Hormonlar etkilerini kaybettikleri zaman, doktorunuz kortikosteroidleri yalnız veya kemoterapi ile birlikte uygulayabilir.
KemoterapiKemoterapide verilen antitümör ilaçlar, hormonlardan daha toksik (zehirleyiciler ve hepsi bağışıklık sistemini bastırarak insanı enfeksiyonlara karşı korumasız bırakırlar. Radyasyonda da görülen; birçok hoş olmayan yan etkileri vardır; bulantı, ishal ve bitkinlik gibi. Ayrıca, geçici olarak saçlarınızın tümünü veya bir kısmını kaybedebilirsiniz. Ancak, kemoterapi çoğunlukla metastazı yavaşlatabilir. Bazen tam olarak teskin ederse de genellikle erteleme geçicidir. Kemoterapinin, menopoza girmemiş kadınlarda daha etkili olduğu görülmektedir. Doktorlar çeşitli ilaçları değişik birleşimler yaparak kullanmakta, bazen kortikosteroid veya tamoksifeni de ilave etmektedirler.