Menisküsü Neden Korumalıyız?
Menisküsler dizde femur ve tibia kemikleri arasında yerleşen, her insanda bulunan fibröz yapıda C şeklinde 2 adet kıkırdak yapıdır. Boyutları küçük olmasına rağmen insan hareket sisteminde çok önemli bir yer tutar. Tıpkı taşıtlardaki amortisörler gibi fonksiyon görerek, kıkırdak yapının zarar görmemesini ve diz ekleminin düzgün çalışmasını sağlar. Menisküslerin zarar görmesiyle kıkırdak hasara uğrar ve halk arasında kireçlenme denilen artroz başlar. Bu nedenle menisküsün korunması yaşam kalitesini ve hareket özgürlüğünü doğrudan etkiler.
Menisküs Yaralanmaları Spor Yaparken Mi Meydana Gelir?
Çocuklukta nadiren görülen menisküs yaralanmaları, yaşın ilerlemesi ve menisküs yapısının değişmesiyle birlikte artar. Menisküs yaralanmaları sadece spor yaparken değil; ani dönüşlerde, ağır yük kaldırırken veya ani bir hareketle gelişebilir. Gençken dayanabildiği kuvvetlere yaşı ilerlemiş bir menüsküs dayanamayabilir ve yırtıklar oluşabilir. Menisküs zedelenmesi olan kişide merdiven inip- çıkarken zorlanma, dizde takılma hissi veya dizde ağrı ve veya şişlik gelişebilir. Bu şikayetlerin hepsi birden görülebildiği gibi bazen de ilerleyen zamanlarda ortaya çıkabilir.
Tanı Nasıl Konulur?
Menisküs yırtıklarında en önemli tanı aracı fizik muayenedir. Uzman bir ortopedi doktoru tarafından yapılan diz muayenesi ile tanı konulabilir. Diz içindeki diğer yapıların ve menisküsleri değerlendirilmesi için en önemli yöntemlerden biri de MRG (manyetik rezonans)'dir.
MRG ile menüsküsler daha sağlıklı olarak değerlendirilebilir ve tedavinin şeklinin belirlenmesine yardımcı olur ama en önemli kriter hekimin değerlendirmesidir. Menisküs yırtıklarının hepsi cerrahi tedavi gerektirmez. Buna göre eğer küçük veya tam kat olmayan bir yırtık varsa medikal tedavi fizik tedavi ile kombine edilerek ve buz uygulaması yapılarak sonuç değerlendirilir. Menisküslerin ilerlemiş yırtıklarında ve medikal tedaviye cevap vermeyen olgularda cerrahi uygulanır.
Alternatif Bir Cerrahi Yöntem; Artroskopi
Menisküs cerrahisinin başladığı ilk yıllarda açık yöntemler uygulanmış fakat pek başarılı olmadığı görülmüştür. Cerrahi tekniğin gelişmesine paralel yeni cihazların kullanımıyla birlikte kapalı yöntem olarak da bilinen artroskopik yöntemler kullanılmaya başlanmış ve yüz güldürücü sonuçlar elde edilmiştir. Yaygın olarak birçok merkezde menisküs cerrahisi yapılmaktadır. Elli yıl önce bu uygulamalarda yırtık olan menisküsün alınması altın standart olarak kabul görmekte idi.Yırtık olan menisküsün alınmasıyla tedavi bitmiş kabul ediliyordu. Fakat zamanla birlikte hasta memnuniyetinin azaldığı görüldü. Yapılan çalışmalar gösterdi ki menisküsün bir bölümünün bile alınması ilerleyen yaşta kıkırdak hasarı ve dolayısıyla kireçlenme olarak da bilinen artroza sebep olmaktaydı. Menisküs vücudun önemli bir parçasıdır ve mümkün olduğunca korunmalıdır.
Yeni konsept yırtık olan menisküsün dikilmesi ve korunması yönündedir. Menisküs yırtıklarının tamiri ile başlangıçta tedavi süresi uzamış gibi görünse de sonuçlar yüz güldürücüdür. Bununla birlikte her menisküs yırtığı dikilemeyebilir. Yırtık oluşması ile tedavi arasında geçen süre uzunsa, yırtık yeri dikilmeye elverişli değilse yırtık bölge alınır. Doğru tanı, uygun yöntem, iyi bir fizik tedavi ve uyumlu bir hasta ile artroskopik menisküs cerrahisi sonuçları daima olumludur.