Hamidiye Etfal Hastanesi Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde, II. Abdülhamid’in ülkeye kazandırdığı pek çok yenilikten biridir.
Sultan II. Abdülhamid’in kızı Ulviye Sultan’ın yanarak, üçüncü İkbal Fatma Pesend Hanımefendiden doğan Hatice Sultan’ın ise Difteri (kuşpalazı) veya havaleden vefat etmesi üzerine iki evlat acısını art arda yaşayan Sultan çocuk hastalıkları üzerine gelişmiş bir hastane inşa etmeye karar verir. Esasında bu kararın alınmasında ileride bu hastanenin başına getirilecek Dr. İbrahim Bey etkili olmuştur.
Sultan II. Abdülhamid Han, zamanında 5 Haziran 1899 yılında inşa edilen ve ülkemizin ilk çocuk hastanesi olarak açılan Hamidiye Etfal Hastane-i Alisi İstanbul’un en önemli tarihi hastanelerinden birisidir. Nasıl ki Gureba hastaneleri Sultan II. Abdülhamid Han zamanında kurulmuşsa. İhtisas hastaneleri de onun zamanında kurulmuştur. İşte Hamidiye Etfal Hastane-i Alisi bu ihtisas hastanelerinden birisidir. Temel atma töreni 2 Haziran 1898 tarihinde yapılarak inşaata başlanır. Hastane inşaatı bitmeden hastanenin cihazları temin edilmiş ve görev alacak hekimleri tespit edilmişti.
Berlin’deki bir çocuk hastanesi örnek alınarak, pavyon sistemi ile inşa edilen hastane, tıp alanında pek çok yeniliğe öncülük etmiştir. İlk röntgen cihazlarından birisi bu hastanede kullanılmış; Türkiye’nin ilk çocuk sanatoryumu yine burada açılmıştır. Modern cihazlarla donatılmış fizikotedavi bölümüyle ayrı bir jimnastik bölümü yapılmıştır. Serum ve aşı üretimi için laboratuar kurulmuş ve Bursa’dan atlar getirtilmiştir. Çocukların yiyecek-içeceklerine özel önem gösterilerek, hazırlanan yiyecekler hastane kimyahanesinde tetkik ettirilmiştir. Çocuklara şifa olması için Karahisar’dan maden suyu getirtilmiş; taze süt içmeleri için inek ahırı yaptırılmıştır. İleride hastaların dinlenmeleri için ek çardaklar da yapılmıştır.
Hastane II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesiyle ihmale uğramıştır. Çünkü Hastanenin yıllık masrafları Sultan II. Abdülhamid tarafından karşılanıyordu.
Hastane 1909’de Belediyeye devredilmiştir. Bu dönemde araç-gereç yenilenerek bir diş ünitesi eklenmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlanmıştır. Böylece hastane artık çocuk hastanesi kimliğinden çıkmıştır. Artan ihtiyacı karşılamak için pavyon sistemindeki hastanenin terasları kapatılarak odalara dönüştürülmüştür. Yeni katlar ilave edilmiştir. Hastanenin şimdi kullanılan binaları 10 yıl süren bir inşaattan sonra, tüm pavyonlar yıkılarak 1968’de açılmıştır.
II. Abdülhamid'in, dönemin en modern tıbbi araç gereçleriyle donatıp, dolaplarını Tamirhane-i Hümayun'da yaptırdığı, döşemelik kumaşlarını ve halılarını Hereke Fabrikası'ndan getirttiği, en yetkin hekimleri görevlendirdiği hastane Pavyon sistemi ile inşa edilmiştir. Hastane; merkez bina, bakteriyoloji ve kimya laboratuvarı, muayene dairesi, poliklinikler, bulaşıcı hastalıklar pavyonu, iç hastalıkları pavyonu, mutfak, çamaşırhane, etüv ve kalorifer dairesi olmak üzere 10 binadan oluşmaktadır. Pavyonlar havanın yenilenmesi ve hastane mikrobunun taşınmaması için birbirinden uzak olarak yapılmış ve merkez binadaki nöbetçi hekim odasına telgraf telleri ile bağlanmıştır. Böylelikle hekim acil durumlarda pavyonlara hızla ulaşabilmektedir.