Sinüzit oluşumunu pek çok nedenin tetiklediğini belirten Doç. Dr. Yorgancılar, alerji, sigara kullanımı, vücut direncinin düşmesi, geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonları, hava kirliliği, diş tedavileri sırasında oluşan enfeksiyonlar, burun kemik eğrilikleri ve burun içinin anatomik yapısının bozuklukları, çocuklarda aşırı büyümüş geniz eti gibi nedenlerin sinüzit oluşumuna zemin hazırlayabildiğini söyledi.
Sinüzit belirtilerinin, hastalığın akut veya kronik olma özelliğine göre farklılık gösterdiğine değinen Doç. Dr. Yorgancılar, "Akut sinüzitte yüz bölgesinde ağrı ve dolgunluk hissi, burun tıkanıklığı, koku almada bozukluk, geniz ve burun akıntısı, ateş, öksürük, halsizlik görülebilir. Hasta ciddi bir baş ağrısı sorunu yaşayabilir. Kronikleşmiş olan yani uzun süreli sinüzitte ise ağrı ön planda değildir. Ateş ve halsizlik gibi belirtiler genellikle görülmez.
Baş ağrısı sorunu ile karşı karşıya olan hastalar, bunun genellikle sinüzit kaynaklı olduğunu düşünmekte ve sorunun asıl nedeni belirlenememektedir. Oysa baş ağrılarının çok az bir kısmına sinüzit varlığı neden olmaktadır. Sinüzitten kaynaklanan ağrılar özellikle yüz bölgesinde görülen ve akut sinüzit belirtileri olan hasta gruplarında ortaya çıkmaktadır" dedi.
Sinüzit ve migrenin birbirinden tamamen farklı iki hastalık olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yorgancılar, "Migren, şiddetli ataklar halinde gelen; stres, yorgunluk, açlık gibi faktörler ile tetiklenebilen bir hastalıktır. Bazı migren hastalan, ağrılarının başlayacağını önceden tahmin edebilir. Sinüzit ağrısı ise migreni tetikleyen etkenlerle ortaya çıkmaz ve migrendeki gibi şiddetli değildir. Ancak her iki hastalığın aynı anda görülebileceği unutulmamalıdır" dedi.