Cildi diğer organlardan ayıran özelliği dış etkenlere bağlı yani çevresel faktörler nedeniyle de yaşlanmasıdır. Güneşin zararlı ışınları, sigara, kirli hava, rüzgar, mevsim geçişleri, makyaj gibi dış faktörler cildin yaşlanmasına neden olur" dedi. "Doğal yaşlanma sürecine giren cilt, çevresel faktörlerin etkisiyle kırışmaya ve elastikiyetini kaybetmeye başlar" diyen Op. Dr. Ayşegül Sivri, "Erken oluşan kırışıklıklar, özellikle dudak çevresi, göz kenarı ve alın bölgelerinde oluşan mimik kırışıklıkları ve ince çizgilerdir. Derin kırışıklıklar ise şöyle meydana gelir.
Hormonal değişiklik ve hormonal aktivitelerin yavaşlamasıyla cilt yaşlanması hızlanır. Cildin elastikiyetini sağlayan kolajen ve yağ doku zayıflar. Cildin nem tutma kapasitesi azalır. Ciltte sıkılık kaybı, incelme ve kuruluk gözlenir. Cildin doğal antioksidan sistemi yetersiz kalmaya başlar. Bu durumların sonucunda ciltte derin kırışıklıklar oluşur. Derin kırışıklıklar iki türlüdür; dinamik (hareketli) ve statiktir (durağan) . Dinamik kırışıklıklar yüz kaslarının hareketleriyle gelişirler. Bunlar, göz etrafındaki kazayağı çizgileri, alındaki kaygı çizgileri ve kaşların arasındaki kaş çatma çizgileridir.
Statik kırışıklıklar ise, kas hareketleri ile değişim göstermezler. Stres ve sinirlilik hali özellikle kaş çatma çizgilerinin oluşumunu kolaylaştırır. Bu nedenle stresten uzak durulmasında fayda kesinlikle vardır." Diye konuştu. Otuzlu yaşlarda gülme çizgileri yani dudak kenarlarında oluşan çizgilerin belirginleşmeye başladığını anlatan Op. Dr. Ayşegül Sivri, "40'lı yaşlara doğru yavaş yavaş kaz ayaklarında artışlar meydana gelir, 40 yaşın üstüne doğru da göz kapağının üstündeki ciltte birikme söz konusu olur diye ifade eden Op. Dr. Ayşegül Sivri bunlara ek olarak zamanla yer çekiminin etkisiyle elmacık kemik bölgesindeki yağ dolgunluğu yavaş yavaş aşağı doğru yer değiştirir ve gülme çizgilerinin üstüne yığılır diye belirtti.
Aynı zamanda çenenin altında gıdık bölgesinde iki tane çıkıntı şeklinde oluşan birikmeler de söz konusu olmaya başlar. Hastalarıma yaşlanmayı yavaşlatmak için önerilerim hemen her zaman sırt üstü yatarak uyumaları, kesinlikle yüz üstü veya yan yatmamaları ve stresten uzak durmaları yönünde olmaktadır. Kırışıklıklar oluşmaya başladığında ise tüm bu önerilerim ve kozmetik adı altında yapılan sayısız cilt bakımı yetersiz kalacaktır. Hemen her zaman ek olarak plastik cerrahinin ufak dokunuşlarına ihtiyaç vardır.
Bu aşamada plastik cerrahi tarafından uygulanabilecek yöntemleri ameliyatlı ve ameliyatsız olarak ikiye ayırabiliriz. Ameliyatsız yöntemler arasında cildi gençleştirmek adına mimik ile oluşan dinamik kırışıklıkları açmak için botoks, daha derin, oturmuş, durağan kırışıklıklar için dolgu en iyi ve en doğal seçeneklerdir. Genellikle bize ilk defa başvuran hastalara dolgu ve botoks önerdiğimde doğal olmadığını ve bu sebeple yaptırmaktan kaçındıklarını ifade etmektedirler, fakat bu konuda çok fazla tecrübesi olan bir hekim olarak dolgu ve botoks uzman hekimler tarafından yapıldığında kesinlikle doğal olacağının garantisini verebilirim. Bunlar dışında cilt kalitesini arttıran daha parlak gösteren, cilt lekelerini silen, ince kırışıklıkları hedef alan halk arasında gençlik aşısı olarak da bilinen PRP tedavisini şiddetle öneririm.
Bu tedavilere ek olarak daha fazla bir germe beklentisi olan kişiler için ilk önerim ip ile yüz askılama yönünde olmaktadır diye belirtti. Ameliyatsız yöntemlerin hemen hepsi 15-20 dakikada muayenehane koşullarında uygulanabilen ağrısız, acısız, iz bırakmayan, uygulama sonrasında hemen sosyal hayata geri dönebildiğimiz yöntemlerdir." Şeklinde konuştu.
"Ameliyatlı yöntemler arasında ise en sık yaptığımız operasyonlar yüz germe, göz kapağı estetiği ve eksilen bölgelere yağ enjeksiyonudur" diyen Op. Dr. Ayşegül Sivri, "Bu yöntemlerle de günümüzde tıbbın ilerlemesi ile doğal ve izsiz sonuçlar elde etmek ayrıca ameliyat sorasında nakahat dönemini ağrısız, acısız atlatmak ve bir an önce işe ve sosyal hayata geri dönmek mümkündür" dedi.