Gaziantep ve Adana, yemek kültürü nedeniyle, diyabetin en sık rastlandığı iller arasında bulunuyor.
Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, diyabetin en önemli nedeninin, yağ ve kırmızı ete dayalı beslenme alışkanlığı olduğunu söyledi. Türkiye'de yaklaşık 5 milyon kişinin diyabet hastası olduğunu ya da diyabet riski altında olduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz, hastalığın görülme yoğunluğunda Gaziantep'in ilk sırayı aldığını, bu ili Adana'nın izlediğini kaydetti. Prof. Dr. Yılmaz, kırmızı et, un ve şekerin yoğun olarak kullanıldığı yemeklerin diyabet hastalığına yol açtığını belirterek, “Elimde olsa bu bölgelerdeki bazı yöresel yemekleri kesin olarak yasaklardım. Bu gıdalar aynı zamanda tansiyon ve kalp hastalıklarına da davetiye çıkarıyor” dedi.
Türkiye'de diyabete yönelik olarak yapılan yıllık harcamanın, ortalama 2.2 milyar ABD Doları olduğunun altını çizen Yılmaz, sosyal güvenlik kurumlarındaki organizasyon bozukluklarından da yakındı.
İnsülin kullanan bir diyabet hastasının aylık masrafının 200-300 milyon lira arasında olduğunu bildiren Yılmaz, şunları söyledi: “Bu rakam, bir aylık asgari ücrete yakın. Bu insanlar, insülin kullandıkları sürece normal hayatlarına devam edebiliyorlar. Özellikle küçük yaştaki hastalar için insülin, hayat demek. Türkiye, 12 yıl önce 18 yaş altı diyabetlilere ücretsiz insülin verilmesi maddesinin bulunduğu bir anlaşmaya imza attı. Ancak bu halen uygulamaya geçirilemedi. Biz Vakıf olarak çeşitli ilerde oluşturduğumuz 8 insülin bankasıyla bunu hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ancak devlet, (sosyal devlet) olmanın gereği olarak bu görevi üstlenmeli.” Diyabet hastalarının ileri aşamalarda özel olarak üretilmiş ayakkabı, çorap gibi giyecekler kullanmaya ihtiyaç duyabildiklerini belirten Temel Yılmaz, şöyle devam etti: “Diyabetin ileri aşamalarında özellikle ayaklarda his kaybı görülebiliyor. Böyle durumlarda, ayağı darbelerden koruyan özel ayakkabılar ve buna benzer giysiler var. Bunlar Türkiye'ye yeni yeni giriyor, ancak fiyatları çok yüksek. Diyabet hastası sayısının çokluğu dikkate alınarak bu ürünleri üretmeliyiz.”