Resimde Gördükleriniz

Resimde Gördükleriniz

Yanmış bir orman mı, gerçeküstü bir ilişkiler yumağı mı, yoksa ruh sağlığı yerinde olmayan bir ressamın anlatmak istediği bir şeyler mi?

Yanmış bir orman mı, gerçeküstü bir ilişkiler yumağı mı, yoksa ruh sağlığı yerinde olmayan bir ressamın anlatmak istediği bir şeyler mi? Bu resim düzenli mi yoksa çok mu karmaşık? İncecik dallar bir takım bağlantıları mı anlatıyor yoksa daha çok karalama gibi mi duruyor?

Evet sorular artırılabilir ve daha karmaşık hale getirilebilir. Ancak bu resim yukarıda söylenenlerden hiçbirisini anlatmıyor. Bu resim, saniyenin dilimleri içinde karar verebilen ve bu kararını aynı hızda bağlantılı olduğu diğer hücrelere iletebilen 100 milyar sinir hücresinin bulunduğu beynimize (daha doğrusu beyin kabuğumuza) ait bir şematik resim. Beynimiz bu 100 milyar sinir hücresi ve onlara yardımcı olan ancak karar mekanizmalarında görev almayan 900 milyar destek hücresinden oluşmuş bir organizasyondur. Kendisine çalışma prensibi olarak en yakın olduğu varsayılan bilgisayara benzetilerek açıklanmaya çalışılır genellikle. Ancak bilgisayar ile beynin benzerliği belki bir at arabası ile uzay mekiğine benzer; yani ikisi de sizi bir yerden alıp başka bir yere götürebilir. Daha öte benzerlik bulmak biraz zordur. Ya da zorlama benzerlikler bulunabilir. Örneğin, her ikisi de saniyede trilyonlarca işlem yapabilir. Ancak, bu yanıltıcı olmamalıdır; Kasparov’un karşısına çıkan Deep Blue (derin mavi) adlı bilgisayar sadece satranç adına saniyede bir trilyon işlem yapabilir. Ancak karşısındaki insan, aynı anda pekçok farklı uyarana karşı aynı işlem sayılarına ulaşabilir. Çünkü o birey, aynı zamanda yapılan espriyi anlama ve cevaplama, toplumsal sayısız kuralı bilme ve uyma, oturma kalkma, vs. sıralayabileceğiniz her tür girdiye karşı cevap oluşturabilir. Oysa derin maviye bu özelliklerden sadece birini eklemek için (örneğin yapılan espriyi anlama ve cevap verme) bir deep blue kadar daha uğraşmanız gerekecektir. Böylece insana ait tüm özellikler için tek tek deep blue bilgisayarlar yapmanız ve bunları belirli bir hacime sığdırmanız gerekir. 

Bunun yeterli olacağı da şüphelidir; çünkü insan tek tek özelliklerinin toplamından daha karmaşık bir canlıdır. Yani nöronların tek tek yaptığı işlerin aritmetik toplamı, onların bütün bir beyin olarak yaptığı işin yanında çok küçüktür. Dahası, insan beyninin bilgi yüklemek ile doldurmanın imkansızlığıdır. Insanoğlu, tüm hayatı boyunca öğrendiklerinin yarısını beş (5) yaşına kadar öğrenir. Bunlar arasında dil ve iletişim becerisi, yürüme ve ilintili motor beceriler, toplumsal kurallar vs. başta gelir. Sonraki hayatınızda ne kadar öğrenirseniz öğrenin hiç bir zaman ilk beş yıldaki kadar bilgi düzeyine ulaşamazsınız. Teorik olarak insan beyninin 100 (yüz) ömür yetecek kadar belleğe sahip olduğu kabul edilebilir. Pratik olarak bu insan beyninin bilgi depo etme kabiliyetinin sınırsız olduğunu gösterir. Ancak yaygın olarak inanılan beynimizin %5’ini kullanıyoruz ifadesi tamamen yanlıştır. Beynimizde hiçbir kullanılmayan hücre yoktur. Ancak bunların kapasitelerinin az bir kısmını kullandığımız söylenebilir. Bu bir otomobili hangi süratte ve ne kadar mesafe kullandığınızda ilintili bir durumdur. Yani otomobil vardır ve çalışmaktadır. Ancak garajda yatabilir veya az kullanılabilir ya da devamlı yollardadır. Sinir hücrelerimizde bu mantıkla çalışır. Televizyon karşısındaki bir insanın pek çok nöronu olayı önemsemez. Çünkü televizyon sizin müdahale edemeyeceğiniz bir alandır ve beyin bu durumda pasif davranış sergilemektedir; yani oradaki hiçbir şeyi değiştiremez. Oysa bilgisayar başında oyun oynayan bir çocuğun durumu tamamen farklıdır. Kişi bilgisayar oyunu karşısında aktif davranış sergiler, pek çok duruma müdahale edebilir ve beyin çok daha fazla sinir hücresi ile olaya katılır. 

Beyin için söylenmesi gereken en önemli özelliklerden bir tanesi de kullanıldıkça gelişmesidir. Bu özellik henüz insan yapımı bir alete nasip olmamıştır. Öyle ki, bırakın çocukluk ve gençlik yıllarında kullanıldıkça gelişmesini, yaşlılıkta da durum farklı değildir. Yaşlanan insanın önemli hastalıklarından biri olan Alzheimer (bunama) hastalığından korunmanın en önemli yolu İngilizce bir slogan haline getirilmiştir; USE IT OR LOOSE IT. Yani (beynini) ya kullan ya kaybet. 

Sağlıklı günler dileği ile....

Yorum Yap

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Giriş Yap

Yorumunuzun kontrolden geçtikten sonra yayınlanacaktır.

...